Boğa ziçi iyiymiş. Ziç diye bir kelime uydurursak yahut varolan kelimelerden türemiş gibi davranırsak Boğa ziçi tamlamasıyla sanırım çok eğlenebiliriz.
Formula G/Hidromobil yarışlarının son iki günü. İki sene önceki kadar işin içinde değiliz, babam da ben de. Dolayısıyla olaylara da çok hakim değiliz, ortamı renklendirmeye çalışmıyoruz, ben zaten bütün gün ofisteyim -ve ofis işinden hiç hazzetmediğime karar verdim-, babam da dışarıda başka işlerini hallediyor. Pistten çıkıyor olmamızın da etkisi var tabii bunda, sanırım boş verdik biraz.
Na bu yukarıdaki resim canım okulum Boğaziçi'nin Hidromobili. Ancak kendileri "Madem yarış arabası yaptık, neden yarış lastiği almıyoruz" gibi yanlış bir mantıkta oldukları için, ki nereden bilsinler o da var, lastikleri parçalandı. Burada açıklama girelim: Yarış lastiği yolu daha iyi kavraması için daha yumuşaktır ve normal lastikten daha dayanıksızdır. Yolu daha iyi kavradığı için -ve özel olduğu için- daha pahalıdır. Ama yarışlarda her yarışta/etapta yeni lastik takılır çünkü yarışın sonunda lastik parçalanmış olur. Bu yüzden yarış pistinde bu sıcakta yürüyerek gezme gafletinde bulunursanız bir sürü ufak lastik parçası görürsünüz. Soğukta yürürseniz de görürsünüz tabii, ama şimdi hava sıcaklığıyla pisti yürüyerek gezmeyi bağdaştırınca ofis işine karşı sevgi doldum birden.
"Önce bu araba, sonra bütün dünya... Her yer lehimlenecek... Gel buraya küçük şeytan..."
Dün bu yarışçı gençlerimizin sigortalarını yaptım-macera dolu Formula G, macera dolu Hidromobil. Neyse, halletmem gerekiyor bütün sigortaları, para toplamam lazım dolayısıyla, araba başına 35 ytl. 42 takım var. Olay şu:
11:00 Ödemelerin başladığı saat
13.00 Ödemelerin bitmesi gereken saat
15.00 Ödemelerin bankaya yatması gereken saat
15.15 Ödemeyenler olduğu için pit dükkanlarının oraya iniş, duyuru yaptırış, ofise geri dönüş.
15.45 Ödemelerin hala bitmediği saat. İki takımın eksiğini sonradan ödenmek üzere kasadan kapatış.
15.55 Pit dükkanlarının oraya iniş, Metin Abi'yi buluş, parayı veriş ve bankaya gönderiş
16.20 Metin Abi'nin araması ve "Bu hesap bilmemkim bilmemkim adına kayıtlı, bi sorun var mı" demesi
17.15 Metin Abi'nin dönüşü, dekontu getirişi
17.20 Bana daha önce "Parayı hesabımda gördüğüm an size poliçenizi fakslarım" diyen kadının benden dekont faksı istemesi. Faksımızın çalışmaması, dekontu scan edip internetten göndermem...
17.40 Hala poliçenin gelmemesi üzerine şirketi aramam ve kadının "Bana mailiniz ulaşmadı ki?" demesi. Kadının msn adresini almam...
17.57 Kadının çevrimiçi olması.
18.00 Dekontun kadına ulaştığı saat
18.10 Faksın gelmemesi. Bakınca faksta kağıt olmadığını görmem. Kağıt haznesine kağıt koyduğum halde hala bana "load paper" bıdı bıdı yapması...
18.20 Hala faksla cebelleşme. Poliçeyi yollamadılar mı lan acaba paniği. Mesai saatinden önce bitiremezsek sıçtık gibi düşünceler...
18.30 Faks makinesi üzerinde "hafızaya kaydettim hocam, rahat ol sen, kağıdı koy, söz basıcam" yazması, rahatlayış...
18.45 Faks makinesinin bütün deliklerinde kağıtlar.... Ama Emre Bey'in de katkısıyla sonunda faksın aslında kağıdı olduğunu fark etmesi ve alakasız bir faks basması?! Akabinde poliçenin gelmesi ve derin bir nefes....
Sinan Bey burada çok acaip hareketler yapıyormuş gibi gözükse de aslında hiçbir şey yapmamaktadır. Evet, altındaki de bmx.
Söz konusu stresi atlattıktan sonra pit dükkanlarına indim tekrar, poliçeleri dağıttım, biraz fotoğraf çektim... Sonra babamla yemek yeme hayalleriyle girdiğimiz kafeteryada yemeği kapattıklarını gördük. Aşağı indik orayı da kapatmışlar... Babamdan Hınggghhfff gibi efektler çıkmaya başlarken bir baktık 9 Eylül üniversitesi çılgınca karpuz kesmekte... Zavalı, şuncacık öğrencilerin karpuzlarını tükettikten sonra bir baktık Makine Mühendisleri Odası çılgınca sofra kurmuş... Hatta kimi gençler gitarları ve anfileriyle çılgınca müzik yapmakta...
Gençler ilk defa gördükleri bu parlak cismin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar...
Arkada kutsal aydınlanma efekti: aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa....
İşte bu kadar yahu. Aslında ilginç pek bir şey yok burada, herkesle aram iyi, ama çoğunun ismini bilmiyorum. İpek Hanım diyor bana benden büyük insanlar (bir de öğrenci bunlar) komiğime gidiyor. Uykum var, yorgunum, ama iki gün kaldı, şikayet etmiyorum. Güzel zaten. Über değil ama güzel.Arkada kutsal aydınlanma efekti: aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa....
3 yorum:
benim arkadaş olcak orda
eray bey isimli bilogır camiasında eroy olarak tanınır
biloğu da live 4 it tir,
yıldız teknik ten ama karma bir takımda olabilir şu an
görürsen saygılarımı ilet
ama bu hiç aydınlatıcı olmadı ki emir bey...
eray bey yıldızz teknik üniversitesinin hangi ekibinde? hidrojen? güneş enercisi?
gerçi bulurum sanırım onu ben:)
aaaa ben erayı tanıdım sanırım.
ama erayın o eray olabileceği aklıma gelmedi.
ne salağım yahu..
Yorum Gönder