26 Mayıs 2009 Salı

Suil a Ruin

  • Görkem'in cd çantasını karıştırırken 'etnik' yazan cdde Lord of the Dance bulmak ne büyük bir nostaljidir yareppim. Pazar sabahı ilk şarkıdaki çan sesleriyle uyanmak kadar nostaljik olmadı tabii, sadece oturdum dinledim ama olsun. Hatta şimdi hazır yeni kalktım, açayım da nostaljime nostalji katayım.
Kolbastı? Michael, naptın evladım?

  • Birkaç seferdir dünyanın en üşengeç bloglarını yazdığımın farkındayım. Onun da nedeni pek bir şey yapmıyor olmam olsa gerek diyeceğim, ama yalan olacak zira odada durmuyorum. Yazacak bir şey mi bulamıyorum ki, bak o mümkün.
  • 7pf2p konserinden sonra bir de Popcore'u izlemeye gittim ya, Allah sonumu hayır etsin. Hayır etmek?
  • Dün uzun zamandan sonra ilk defa doğru dürüst oturup çizim yaptım. Spoiler vereyim mi? Yo dostum yo, vermeyeceğim. Hihiho...
  • 80ler soundundan ölesiye tiksinirken neden Rush sever bir insanım? Dayak istiyorum.
  • Bugün Yıldız Teknik'te Yora konseri var! Geliniz geldiriniz!
  • Havanın duygularından emin olmasını, ve soğuk olmak istiyorsa soğuk, sıcak olmak istiyorsa sıcak olmasını istiyorum. Bu ne yahu? Mayıs bitiyor, sen hala acaip hallerdesin..
  • Bölümümü çok seviyorum lan. Güzelliğe bak. Yarın ödev teslimim var, pazartesi bir final, sonra çarşamba bir final, sonra da iki ödev teslimi. Holeley holeley efektiyle dans ederek geçireceğim sanırım önümüzdeki iki haftalık final dönemini.
  • Son olarak: 3 haftadır mantıksız bir şekilde her şeye sinirlenmem, genelde de nemrut bir insan olmamdan kelli size de gerçek hayatta rastladığımda surat yaptıysam özür dilerim. Her suratsızlığımdan yahut sinirlenmemden sonra vicdan azabından ölüyorum, bilesiniz. Nedenini gerçekten bilmiyorum, yani nelere sinirlendiğimi tabii ki biliyorum, ama neden bu kadar sinirlendiğimi bilmiyorum.Ha, gerçi genelde sinirlendiğim konulara sinirlenmeye devam ediyorum, ama konu o değil, konu başka. Şımarığım ve kendimi haksız da görmüyorum hatta, ama haklı olmanın sinirlenmeyi gerektirmediğini de biliyorum.
  • Su içmem lazım, çok su içmem lazım.

24 Mayıs 2009 Pazar

Hey Jude

Görkem dedi ki: "Şimdi bu insanlar durduk yere güzel bir anı sahibi oldular ya". Ve ben o bunu söyleyene kadar bu videoyu izlerken kıskanmak yerine mutlu oluyordum. Şimdi, genelde büyük konserlerin kayıtlarını izlerken içinde bulunduğum hissiyattayım: "Ben niye orada değilim ya" ve ek olarak; "ühü".

Sonuç olarak, sadece orada bağıra bağıra o şarkıyı söylüyor olmanın 'fikri' bile insanı mutlu edebilir bence. Etsin hatta. İnsanlar mutlu olsun, buyrun:

21 Mayıs 2009 Perşembe

Hastane ve diğer ufak tefek eklemeler

Evet, hastaneye gittim, hayır, hiçbir şey yok. Bol bol bekledim sadece, beklerken de bunları yaptım, klasik olarak da yaptıktan sonra odada renklendirdim. Ki konu zaten hastane değil, konu şu resimler ve renklendirmeleri.

Şöyle ki, baktığımızda mesela aşağıdaki resme, bütün sandalyeler turuncu, hem de hiçbir gölgeleme olmadan. Evet, gerçekten de sandalyeler turuncuydu ve muhtemelen o bekleme anından (ve gerginliğinden) kalan en net görüntü sandalyelerin rengiydi. Dolayısıyla ertesi gün renklendirirken sandalyeler daha vurgulu, insanların yüzleri daha bulanıktı.



Ya da sadece kullandığım malzemeler iyi değildi (bkz. Tesco keçeli kalem), dolayısıyla gölgelendirme yapma şansım pek yoktu, üstelik gölgelendirme yapma şansım olsaydı bile muhtemelen yapamayacaktım zira keçeli kalemlere çok hakim değildim. Ve hatta gölge ve renk konusunda çok iyi olduğum söylenemezdi. Yine de "bu da benim tarzım" diye gayet yutturabilirim değil mi?


Bu arada eğer güvenlikçi amca konserin ikinci yarısını yukarıdan çekmeme izin vermeseydi, sinirlerim çok bozuk bir şekilde, Oky karakterleri kıvamında ortamı terk edecek, ikinci yarıyı seyretmeden gidecektim. Hızlı adımlar, keskin nefesler ve geniş kol hareketleriyle-insan sinirliyken bir garip oleyor. Neyse ki cağnım güvenlikçi amca kıyak geçti, ben de uzun zamandır ilk defa çektiğim fotoğrafları çektiğim anda beğendim. Buradan kendisine sesleniyorum: Güvenlik amca, ay lav yu.

Konser dediğim de Klasik Koromuzun Aya İrini'deki konseri bu arada. Ve ikinci yarıda çıkmak istememe bakmayınız, baya güzeldi konser.

Bunlarla ilgili ne desem boş zaten. Herkes ayrı manyak, her şarkı ayrı güzel. Az kaldılar sahnede, ama hakkaten sahnede izlemek lazımmış, sanırım artık ne Refugee, ne Ladino Song, ne de Yesterday's Mistakes bana bilgisayardan dinlediğimde aynı tadı verecek, ama çalmadıkları tüm şarkıları da onlara inat dinleyesim var. Ayrıca orada nakitim yoktu, alamadım, ama söz de verdim adamlara cdlerini alacağıma dair. Evet evet, herkes cd imzalatıyordu, tek sadece bilet imzalatan da bendim sanırım.

17 Mayıs 2009 Pazar

Ödeve başlamadan önce

Bildiğiniz gibi, yine ödevimi yapmamak için bahaneler arasında geziyor, çılgınca oyalanıyorum. Ödev dediğim de aslen bir makalenin özetini çıkarmak, ama nasıl bir üşengeçlik varsa içimde camı açmak-su içmek-nette dolanmak-su içmek-camı kapatmak özetinden çıkamıyorum. İşbu üşengeçlik çıkmazında iki gecemi Açmöf ile, yeni tanıdığım insanlarla geçirdim ya, ona şaşırıyorum ben. Bu güzel insanlarla beni tanıştırdığı için Emir Bey'e, iki gecemi de keyifli kıldığı için de Açmöf'e teşekkürlerimi sunuyorum buradan. Ayrıca bu ne sıcak yahu?

Yakında çok eğlenen fotoğraflarım düşecek feysbuka ondan korkuyorum bir de. Zira bence eğlenen kız fotoğrafı kadar korkunç bir fotoğraf yoktur.

O değil, Görkem sağolsun, iki film de banyo edildi. Böylece gerçek anlamda Cmena'ya dair elimizde bir fikir var şimdi, dünyanın en datlı makinası falanmış. Agfa Silette 2 de 2.8 değeriyle yer yer fotoğraflarıma çok kötü şeyler yapmış, ama her zaman yeri ayrıdır, o da bunu bilir zaten, ondandır bu şımarıklığı sanırım.

Artık birinin çıkıp, "dur! kes o cümleyi orada, başka cümleyle devam et!" demesini ve beni bitmeyen cümlelerden kurtarmasını istiyorum. O kadar istemiyor da olabilirim, bilemedim bak şimdi.

Buyrunuz Agfa Silette II:
Buyrunuz Cmena 8m:

14 Mayıs 2009 Perşembe

8:16

Demiştim ya zamanında sefalet diye, işte bugün üşenmedim ve o sefaletle bütün filmlerin fotoğraflarını çektim, sonra pozitife çevirdim, mavilerini düşürdüm ve saire ve saire. Büfok'un bilgisayarının çökmüş olmasıdır beni bu sefalete sürükleyen, ama Cmena'dan da, Lubitel'den de hoş fotoğraflar çıktı. Gerçi bunları bir film tarayıcıyla tarasak ne çıkar bilmiyorum, zira acı çektim normal renklere kavuşturana kadar, yine de fotoğraf görmek güzel bir şey. Elimde iki film daha var, onlardan ne çıkacak, bakalım.


Bütün bunlara ek olarak, Yora dün pek güzel bir konser verdi Dogzstar'da, üzerine de Seha Can enfes gitti-ki kendisini ilk kez canlı dinlemekteydim, mest oldum diyebilirim. Tabii, Dogzstar hepimizin bildiği üzere fotoğrafçılara grenlerle dolu bir dünyanın kapısını açan, orjinal bir yer, bunu da göz önünde bulundurarak iki fotoğraf eklemekte sakınca görmüyorum beybi. Yo beybi, yoo.

İki haftanın sonunda ilk kez akşam odamda oturuyorum, çok acaip bir his. Güzel ama.



12 Mayıs 2009 Salı

İstanbul uyurken

  • Taşoda'yla ilgili yazmak istiyorum, ama fotoğrafların, videoların ve kayıtların gelmesini bekliyorum. Hatta sanırım hiçbir şey yazmadan sadece onları paylaşmak istiyorum. O yüzden şimdiden, yani elimde fotoğraf neyin yokken, konserin oldukça güzel geçtiğini söyleyebilirim. Evet, bireysel hatalarımız vardı, en azından kendi çalamayışlarımın/slap atamayışlarımın farkındaydım, ama güzel bir kalabalık, sevdiğimiz insanlar gelmiş hep izlemeye, akabinde de Yora çıkmış, zıplamaya devam etmişiz filan. Bütün günün keyifsizliğini 4 konserle attık çöpe. Ayrıca Yavuz Çetin Project'te ağlamadım ya, ben ona yanıyorum (Kayahan edasıyla söylenecek).
"Nereye neden bakıyorum hiçbir fikrim yok..."

  • Aslında Taşoda'ya dair şöyle bir kayıt var; Fatih sağolsun, ben Popcore'la sahneye çıktığımda beni telefonuyla çekmiş. Sabah izledim/dinledim, oh dedim, ne güzel gezinmişim o sesten o sese. Feci hallerdeymişim. Bir daha çıkarmasınlar beni sarhoş sahneye. Lütfen. Uluç, sana bu lafım:)
  • Oi Va Voi konseri var haftaya, yehu. Ertesi gün de 7pf2p konseri var. Sonraki hafta yine 7pf2p konseri var, bu sefer İzmir'de. Doğumgünümde İzmir'de olacak olmak güzel.
  • Bu gece BÜFOK'a gidip filmleri tarayacak, bir de film banyo eyleyecektik, ama bilgisayara format atılmış olması ve karanlık odanın doluluğu sebebiyle boynumuz bükük geri döndük. Ayrıca Akif'i yılın bilge insanı seçiyorum, seçmek üzereyim, ahanda seçtim.
  • FLOW Roxy'de derece alsın be... Hadi be...
  • Sanırım boş konuşuyorum. Ve sanırım yatmalıyım.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

1.günün ardından

Taşodayı en iyi anlatan resim olarak bunu seçtim. Ya da Deniz'le Görkem'i rezil etmek istemedim. Belli olmaz bu işler:)


Kahkahkohkoh derken Taşoda'nın birinci gününü bitirdik. Emir Bey ile sahnedeydik ufak gecikmeler sonrası, biraz aceleye geldi sanırım soundcheckimiz lakin olsun. Sahnede eğlendik, inince de eğlendik, gerçi sanırım ben biraz fazla eğlendim, hatta en çok ben eğlenmiş bile olabilirim. Ayrıca popkorda sahneye çıktım bir şarkılık, yehu:)

Bu sefer pek fotoğraf çekmiyorum, hatta bugün makinayı götürmüyorum bile, ama Emir Bey'in deyimiyle "Fotoğraflar düşer yakında", o zaman detaylı bir yazı yazabilirim şu iki gün ile ilgili. Ya da yazmam, muhtemelen üşenirim. Hayırlısı.

Not: Emir Bey'e ayrı, Popcore'a ayrı teşekkürler bu güzel gün için. Çalan tüm gruplara da teşekkürler. Ay lav Bümk ulan.

Not2: Saat dokuza yirmi kala Lemur konserine işi olmayıp da gelmeyenleri zenciler dövüyormuş. Uyarayım da.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Ahırkapı'ya dair kimi tepinceler


Evet, dün gece Ahırkapı'daydık Hıdrellez kutlama amacıyla. Tanımadığımız insanlarla karşılıklı oynadık, Ruslara bira ısmarladık, ama onları bulamayınca biraları biz içtik, bol bol tepindik, sevgi dolduk, eğlendik, dilek yazıp denize attık, hatta dileklerimizi koca panoya çizdik. Tepindik, tepindik, yine tepindik, daha çok tepindik. Gece bittiğinde ateşten atlamak istiyorduk, ama amatör ateş çalışmaları kalıcı olmadı, büyük bir ateş yakılmadı bir türlü, içimizde kaldı. Bütün akşamın özeti bu, fotoğrafları da şunlar:


Manyaklar gibi tepindik. Durup durup tepinmelerimize anlam vermeye çalışıyorum, ama sanırım gerek yok. Düzenleyenlerin eline sağlık, bu kadar çok mutlu insanı bir arada görmemiştim uzun zamandır.

3 Mayıs 2009 Pazar

Moleskine


Sonunda içimdeki bağrışan çocuklara dayanamadım, ve bir arkadaşıma doğumgünü hediyesi alırken kendime de moleskine aldım. Gerçi bunu yaklaşık 10 gün önce yaptım, ama yapar yapmaz, daha içine ne eyleyeceğimi bilmeden bir şey diyemez idim. Zaten başta biraz şüpheli de yaklaştım kendisine, "tamam aldık ama ne yapacağım bununla ben" diye geceleri uyuyamadım, ama bu deftere "küçük keyifli züppelik" adını takan Taha sayesinde, sevgili moleskine'im misyonunu belli etti.

Evet, Taha beni yaklaşık yarım saat bekletmişti, ve yanımda oyalanacak tek şey defter, kalem ve silgiydi. O noktadan başlayarak, defter bilimum "bekleme"lerde "önümdeki görüntü"nün kendi çapında "sabitlendiği" yer oldu. Renklendirmeleri de sonradan yapıyorum üstelik. Acaip işler peşindeyim.

Bunlar da beklediğim ilk dört yer: Simit Sarayı'nın önündeki durak, Forum Bornova, oturma odası, havaalanı. Sonuncuda artık insan çizmeye cesaret etmişim ya, bence kutlamak lazım.