11 Eylül 2008 Perşembe

İzmir'i kurtardık geldik

Her şey annemin "Yarın sigortada işim var, gelecek misin?" demesiyle başladı. Normalde giderdim, annemi yalnız bırakmama adına, ama o an şüpheye düştüm, zira sabah erken kalkmam gerekiyordu ve bütün yaz erken kalkmış bir insan olarak mantıki isyanlardaydım. Daha doğrusu bünyem isyanlardaydı, ve birkaç gündür kalkmayı reddediyordu. Ama sonra hatırladık ki ertesi gün 9 Eylül törenleri var, kortej falan ve "fotoğraf çekmek isterdim belki"? Birden gaza gelen bir insanım bazen, şu ana kadar gördüğünüz üzere ve evet, çekinmeden gaza geldim, makinemin pillerini şarj ettim bir gün önceden-benden beklenmeyecek bir davranış, düşünün ne kaddar gaza gelmişim.

Tabii aynı gazı sabah saatlerinde gösteremedim, ama yine de, uyur uyanık bir halde vapura bindiğimizde keyfim az çok yerindeydi. Annemi sigortaya yolladım, ben de son derece rahaaaat bir şekilde polislerle muhabbet edip korteji en iyi nereden çekebileceksem oraya konuşlandım: evet, meydanda dikilmiş duruyordum. Burada öğrendiğimiz şu oluyor: zoom lens, sarı saç ve muhabbet birçok kapıyı açmakta.


Neyse dikil dikil, poz verenler oldu arada, onları çektim, herkes beni medya zannediyordu ki aksini söylemeseydim öyle zannetmeye devam edeceklerdi sanırım. Polislerle konuştum, sizi zor durumda bıraktığım anda söyleyin, seyricilerin arasına döneyim dedim, sağolsunlar kırmadılar, zor durumda bırakınca -ve medya olmadığımı söyleyince- kortej başlamadan önce beni seyircilerin arasına yolladılar. Ezik ama gururlu bir şekilde parmaklıkların arkasına geçtim, arkamdakilerin de görebilmesi adına çöktüm, tam köşede beklemeye başladım...

Bulunduğum yer ve görüş açım şu fotoğrafta gayet belirgin, ama yine aynı fotoğraf National Geographic için çok güzel "Türkiye'de sıkı yönetim" fotoğrafı da olur. Gören kitleler engelleniyor sanır. Gerçi evet, kitleler olarak engelleniyorduk o esnada, parmaklıklar arkasındaydık, ama işin içinde bir sıkı yönetim falan yoktu, güvenlik içindi. Valla bak.



Beklemeye devam ettik, bu arada güneşte beklediğimiz için yavaştan erimeye başlamıştık. O dakika Baykal geldi, herkes neş'e içinde Baykal'a koştu (niye?!), izdiham yaşandı, fotoğraflar çekildi, tribünlerde "Baykal sevinci" yaşandı (niçin??!!!). Sonra Baykal gitti, biz beklemeye devam ettik, zira ne gösteri ne kortej başlamıyordu. Sonunda Ayşegülnazcan da bu duruma isyan etti ve Kordon tarafına geçti, en azından hazırlıkları görüntüleyeyim, olmayacak bu böyle diyerekten.


İlginç bir şekilde, insanların da yardımıyla (bkz. 3. paragraf-zoom lens) en önde bir yer buldum ve yeri bulunca bağdaş kurup oturdum. Bekliyor bekliyor bekliyordum-derken tören başladı. Son derece liseli gençler son derece vatan-millet-izmir sevgisiyle dolu şiirlerini okudular -ki bir tanesi her kıtayı "ege'nin incisi sennnnsin, eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeey izmir" şeklinde bitiriyor, beyin damarlarımı çatlatıyordu. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'ın yolladığı mesajlara içimden "hadi len ordan" dedim. Önümdeki polisin fotoğrafını çektim, insanları çektim, ışık mışık bi şeyler ayarladım. Bekledim bekledim bekledim...

İşte bu, gün boyunca çektiklerim arasında en sevdiğim fotoğraf, kesinlikle. Nedense her baktığımda bir tuhaf oluyorum, adam o kadar içtendi ki çocukla ilgilenirken-not:playlisti de görebiliyoruz fotoda. Her ne kadar militarist olmasam da ve hatta askeri mantığı kafam almasa da ve hatta savaş/şiddetten fazla uzak bir insan olsam da askerleri seviyorum sanırım. Hatta sanırım değil, seviyorum yahu.


Bando geçti, eski askerler geçti sonra. Eski asker dediğim, öğrendiğime göre, bildiğin polislerin eski asker kıyafeti giyip ata binmiş versiyonu. Bunu da önümdeki polis söz konusu askerlerden birini tanıyınca anladım. Ama güzel bir sahneydi yine de. Daha güzeli, kortejden çok önce, bir önceki yerimde beklerken dörtnala ikinci kordondan gittiklerini görmemdi. Çok istedim çekmek, ama çok uzaktaydım, o yüzden bununla yetinmek zorundayım:)


Sırada, gaziler...O ana kadar hiçbir şey yoktu bende, yani o çok acaip şiirler, İzmirli kendini bilir, yobaza yem olmaz konulu konuşmalar falan, hepsi pek klişe geldiğinden olsa gerek, etki etmemişti. Ama tek bir sahne, gazileri taşıyan arabayı kullanan asker (zincirleme isim tamlaması) aynaya bakıp gözünü silince bir fenalık başladı. Zaten bir önceki fotoğraftan hafif hafif kıpırdanmalar başlamıştı, hemen gözler doldu falan. Gerçi çekemedim o askeri, hani onun duygularına saygıdan mı, çekinmekten mi bilmiyorum, ama hala gözümün önünde. Ve çok garipti yahu. Yani yıl boyunca ülke adına hiçbir şey yapmamış, haberleri bile bencil bir şekilde izlememiş olan bana çok güzel dokundu o sahne. Ha, bir şey değişir mi, sanmam, ama yine de unutmayacağımı biliyorum.

Tabii bu duygu selinden sonra Ayşegülnazcan bi kendine gelsin diye sanırım, STKların, izcilerin, öğrencilerin ve o kadar da duygusal olmayan diğer toplulukların geçidi başladı. Ki bu geçitlerle ilgili çok hoşuma giden iki fotoğraf var, biri izci, geçitten baymış kızların, diğeri ise efelerin. İkisini de koyuyorum na şuraya, çekinmiyorum.









Sonra yine duygusal dakikalar, askerler... Benim tarafımda çok bir olay yoktu, ancak protokolü aştıktan sonra askerler "Her şey vatan için" demeye, kitle alkışlamaya, işini bitirip izlemeye gelen annem ise hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Bizim önümüzden geçerken herkes çok daha resmiydi, ilk geçiş olduğu için, biz resmi resmi duygulandık, ağlamadık, gözlerimiz doldu sadece. Ve yine düşünceli belediyemiz insanlar kendine gelsin diye askerlerden sonra belediyenin araçlarını, otobüslerini falan geçirdi kortejden.

Kortej böyle bitti, ama anneme ulaşabilmek için orta alandan geçişin açılmasını, dolayısıyla da uçak gösterilerinin bitmesini beklemek zorunda kaldım-ki iyi ki de kalmışım, neydi o öyle.
Tabii, şarj ettiğim halde makinenin pili dayanamadı ve gösterinin ortasında kapatmak zorunda kaldım, bu da uçakları yarısından itibaren de olsa daha dikkatli seyredebilmemi sağladı aslında:)



Sonuç: İzmir güzel şehirdir. İnsanları da güzeldir, bazı arkadaşlarım aksini iddia etse de.
Sonuç 2: Yazıma bu bol bayraklı fotoğrafla son vermek istiyorum, zira bayrağımız da güzel bir bayrak lan. Rengi ne güzel, şekli ne güzel.

2 yorum:

Emir Bey dedi ki...

aaa
bak çok şaşırdım nasıl oldu da bu yazıya
militarist faşist ırkçı
öbötürst zabiterist gibi yorumlar gelmemiş
gerçekten şaşırdım
ayrıca fotoğraflar pek güzel =)
bir gün de bana katalog çekimi yapın
hep hayalimdir sarar ya da kiğılı mankeni olmak
artık geçti bizden tabi =P

operadaki fantom dedi ki...

olur mu emir bey
siz hala genç ve gözde mankenlerdensiniz:)
aynı yorumları ben de bekledim ama henüz yeterli kitleye ulaşamamışım demek ki, hihihoh:)