- ..İle "artık blog yazmazsa ölecek" hastalığı, el ele, kol kola, neşe içinde koşuyor kırlarda.
Huzur, böyle bir görüntüye şahit olmak gibi bir şey sanırım...
- Yüksek lisansımı Maastricht Üniversitesi'nde yapıyor olsam da, çok güzel bir çalımla Amsterdam'a kaçıyorum. Buradan yüksek lisansını Maastricht Üniversitesi'nde yapacaklara sesleniyorum; size araştırma stajınızı başka bir üniversitede ve hatta başka bir ülkede yapma hakkını veriyor okul. O yüzden "nasılsa bir sene buradayım" deyip bir senelik kontrat yapmayın ve araştırmak istediğiniz, ilgi duyduğunuz konulara karar verin ve bu konularda araştırma yapan grupları erkenden bulun, onlarla iletişime geçin.
- İşte ben/böyle bir/akşamda, Amsterdam Üniversitesi bünyesindeki Çocuk ve Ergenlik Medya Araştırma Merkezi ile iletişime geçmek suretiyle ikinci dönemi geçireceğim şehri ve üniversiteyi değiştirmiş bulundum. En güzeli ise şehri lise birde gezip "Ulan ben yurtdışında yaşarsam bir tek Amsterdam'da yaşamak isterim" cümlesini kurmuş olmak, hatta yaklaşık 3 ay önce tekrar ziyaret edip "yahu ne güzel demişim o zaman" demek. Hey gidi.
- O değil de İzmir'e kar yağdı, tabii ki normal hayatlarında karla haşır neşir olan insanlar olmadığımızdan şehircenek coştuk. Gerçi feysbuktan gördüğüm kadarıyla bambaşka şehirlerde, bambaşka soğuk iklimlerde, bambaşka kuzeyli insanlar da kar sevinci yaşamışlar. Demek ki kar görüp sevinmek bize özgü bir durum değil, evrensel. Biz sadece çabuk eridiği için minimum zamanda maksimum zevki çıkarmaya çalışıyoruz.
- "Kuzenlikten aldığım keyfi hiçbir şeyden alamadım, belki bilardo... Ama yok kuzenlik daha güzel..."
- Feribottaki çay ocaklarını kaldırıp otomat koyan zihniyeti kınıyorum. Üçüncü maddede bahsettiğim durum gerçekten uzun vadeli bir istek sonucu gerçekleşebildiyse, içinde bulunduğum negatif duygular birkaç seneye sizi rahatsız etmeye başlayacak ey yetkililer. Geceleri ayaklarınız kaşınacak. Otomattan aldığınız kapuçinolar ellerinizi yakacak. Hazır olun bunlara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder