Seneye dormda mıyım, başka alemlerde mi geziyorum, ya da neredeyim, kesinlikle belli değil, ama en azından iki senedir barındığım odamdaki son beş günümü yaşadığımı biliyorum. Hatta daha da güzel bir şekilde bildiğim bir şey varsa, o da üç senedir beraber yaşadığım iki oda arkadaşımın da eve çıkacak olduğudur; her ihtimalde sıfatlandıramadığım durumlar söz konusu yani. Şimdilik işin hüzün boyutunu topyekün reddediyoruz, iki gün sonra Sena'nın odadan ayrılışıyla yüzleşeceğiz sanırım. Sena gittikten sonra da mutfaktaki tabakların paylaşılması söz konusu ki, nasıl bir duygusallık basacak tahmin edemiyorum.
Sonuç olarak bu belirsizlik hali nedeniyle 3 yılın sonunda artık başlı başına bir ev haline gelmiş olan sevgili on metrekarelik odamı hemen hemen tamamen boşalttık. O bagajda 4 büyük koli, 3 nispeten küçük koli, bir büyük çanta, 3 dolu sırt çantası, 3-4 küçük kutu, bir resim dosyası, iki bas gitar ve bir tripod var. Bunlara ek olarak bir de odada unuttuğumuz büyük koli var, giderken yollayacağım eve.
Fatih'e not: Evet, o senin yazıcı kuzum.
Aile geldi tabii İstanbul'a, kıyamam, bana yardım etmek ve eşyaları alıp götürebilmek için. Ama eşyalar kesinlikle keyif mezemenkliğimize engel olmadı, olamazdı. Ayrıca buradan tuhaf bir trilog paylaşmak istiyorum, buyrun.
Zeynep-Erol-İpek Hülagü ailecek oturmaktadır, İpek bir konuda ailesiyle dalga geçer...
Erol: Hah, buldun yaşlı amcaları dalga geç tabii...
İpek: ...
Zeynep: ...
İpek: Anne ben olsam hakaret kabul ederdim yalnız...
Erol: Ne var ki, gerçi evet annen daha 50 olmadı, yaşlı sayılmaz...
İpek: ...
Zeynep: ...
Bazen çok gülüyoruz biz.
Yarın son ödevimi teslim ediyor ve son sınavıma giriyorum. Akşam Yora konserinin bitişiyle benim de tatilim başlamış oluyor.
Mutluyum:)
2 yorum:
koptum...
erol amca selamlar...
bir dahaki ailecek gelişinize bize de bekleriz
Yorum Gönder