21 Haziran 2009 Pazar

"Gezerse içmez"

Nasıl başlayacağımı bilemedim, ve bunda muhtemelen çok yorgun olmamın, kafamın çalışmamasının da etkisi var. Ama durumu şöyle özetleyeyim; İzmir Yarış Pisti'nde (yeni adıyla Autodrom İzmir) kimi konserler vuku buldu Otokolik Fest adı altında, ben de "madem ayağıma konser geldi, bir yolunu bulup gideyim çekeyim" dedim. Organizasyon ekibinin iyi niyeti sayesinde organizasyon fotoğrafçısı olmuş bulundum, her yere girip çıkma özgürlüğü kazandım (kullandım mı tartışılır) ve pek bir havalara girdim.

Lakin söz konusu havalar, bugün Tarkan'ın 180 fotoğrafını çektikten sonra, yarısının netlikten oldukça uzak, geri kalan yarısının da oldukça vasat olduğunu görmemle yok oldu. Birkaç iyi fotoğraf moralimi düzeltirken Tarkan'ın fotoğrafçısını "melebö bu fotoları nasıl ulaştırıcam" diye kitlediğim aklıma geliyor ve kendime küfrediyorum. Yahu bir havaya girme, bir ukala olma be Nilipek diyorum kendime. Allah aşkına adam ol diyorum.

Herneyse, kimi fotoğraflarla devam etmekteyim yazıma.

İlk gün:


İlk grup Gripin. Ben "Organizasyon fotoğrafçısı" kimliğime güvenip sağda solda fink atıyorum. Güvenlikçiler tanıyor, özel iznim var, o kadar özel iznim var ki dünyayı bile kurtarabilirim. Kurtarmayı bırak, bu özel izin bizzat dünyayı ele geçirmem için verilmiş gibi. Göğsümü kabarta kabarta basın alanına ilerliyorum, ama içeri girerken durduruluyorum, Gripin'in kesin talimatı varmış, basın ya da organizasyon fark etmezmiş, kesinlikle fotoğraf çekilmeyecekmiş.


Sinirlendim. Fotoğraf çekmeme izin verilmemesi değil, gördüğünüz gibi gayet çektim bir yolunu bulup, daha çok tavır beni rahatsız eden. Yahu, senin güzel fotoğrafını çekeyim ki senin reklamını yapabileyim be adam, çekeyim ki gazeteye çık, "süper bir konser verdiler" olsun. Cümleten Türk rock gruplarının anlamadığı şey; basınla sizin ilişkiniz karşılıklı. Onlar sizden, siz onlardan faydalanacaksınız. Neden illa kıllık?
Tabii organizasyonda bu durumu tetikleyen çok başka dinamikler de olabilir, o ayrı, o nedenle başka bir şey demiyorum. Hatta günahlarını aldıysam da özür diliyorum. Bana sahne önüne gidip fotoğraf çekmem için pembe bileklik ayarlayan organizasyon çalışanına da buradan selam ediyorum.


İkinci grubumuz Duman. Aslında ikinci grubun Hayko Cepkin olması lazım, ama soruyorum, kendisi yok ortada, gelmemiş. Tek kaşımı kaldırarak ortamdan uzaklaşıyorum.


Duman başta bütün kalabalığı eğlendirir ve tüm şarkıları da hep beraber söyletirken, konser çok uzun sürünce gençlik susuyor, kalabalık dağılır gibi oluyor. Işıkların ve dumanın pek efektif kullanılmaması da görselliği bir yerden sonra tüketiyor. Yanlış bir "son şarkılar" serisinden sonra Duman sahneden iniyor.


Ve küfrederek sahneye Hayko Cepkin çıkıyor. Hayko Cepkin için bekleyen baya güzel bir kalabalık var, zaten sinirli olan Hayko da gençliği baya gaza getiriyor. Ha, bunun yanında annem, babam dahil herkes sahneye kitleniyor, bir önceki konserde kullanılmayan ışık ve dumanlar bu konserde manyaklar gibi tüketiliyor.


Tüm bu konser silsilesi, emniyetin "e ama yeter" demesiyle iki buçukta bitiyor. Herkes pistten Hayko Cepkin'in etkisinde çıkıyor.

İkinci gün:

İkinci günün grubu mrubu yok ayol. Bir Tarkan var. Tarkan'ın da süper bir enerjisi, süper bir sesi ve kötü saçları var. Bir de sürekli mimik yapmasın bu adam, biri durdursun yahu.


İşte böyle. Saat üç buçuk olmuş, bense bir haftalık über boşluk sonrası yorgunluğu bel ve omuz ağrısıyla geçiştiriyorum. Uykum vardı, yok şimdi. Hayırlısı...

1 yorum:

faati dedi ki...

gazetede okudum, tarkan şok geçirmiş. 1500 kişi varmış, hiç böyle az olmazmış oysa ki tarkan konserleri. olsun biz bize eğlenelim demiş,izmir'in kokusunu bile özlemiş.

autodrom izmir siz miydiniz yahu? ilahi.