18 Ocak 2009 Pazar

Karafatma aslen güzel böcektir.

Ama bu noktada "karafatma" ve "hamamböceği" kavramlarından algıladıklarımıza bir bakmamız lazım. Karafatma derken, evimizde çıkan, kahverengi, fıtıfıtı yürüyüp öldürüldükten bir süre sonra kendiliğinden ortadan kaybolan, sinsi, pis, mutasyona uğramayan, evrim geçirmeyen, insanın arkasından iş çeviren, iğrenç hamamböceklerinden bahsetmiyorum. Böyle doğada yaşayan, simsiyah, kendi halinde, zararsız, böyle evinize gelse öldürmeyip sadece doğaya geri bırakacağınız, güzel böceklerden bahsediyorum. Evet, içimdeki karafatma aşkı bambaşka sayın seyirciler.



İzmir'deyim, ki bu ne büyük mutluluk yahu. Bütün ödevler teslim edildi, bütün sınavlar bitti, gayet heyecan yoksunu bir şekilde notları beklemekteyiz. Madem notları beklemekten başka işimiz yok deyip kendimizi perdesiz basa vermekteyiz (evet, bana ödünç verilen bir perdesiz gitar var, vi lav Tolga!), olmadı fotoğraf çekmekteyiz (ki uzun zamandır çekmemekteydik). Ve bütün bunlardan bağımsız olarak bugün Hülagü ailesi olarak Çeşme'deydik, kedilerin nabzını tuttuk, kumrulara eleştirel gözlerle baktık. Bu fotoğrafta da babam bana eleştirel gözlerle bakıyor, gördüğünüz üzre.

Bu arada aşağıdaki üç fotoğrafta babamın, köpeğimiz Bombyx'i bir 'bodyguard' edasıyla hayranlarından nasıl kurtardığını görüyorsunuz. Fonda çalan şarkı: I will always love you-Whitney Houston. Not: alttaki büyük fotoda köpek arabamıza tecavüz ediyor gibi görünse de, dikkatli bakıldığında da anlaşılacaktır ki, sadece Bombyx'e ulaşmaya çalışıyor orada.








Ne diyordum? Büyük aşk evet, ama biz aile olarak izin vermiyoruz kendilerine. Zaten Bombyx'in, bu durumu eve gelir gelmez unutması bu aşkın ne kadar kolpa olduğunu da kanıtladı bize. Biz de kendimizi anneannelere babaannelere attık, zira gurbetten gelen öğrencinin aile büyüklerini görmesi önemlidir, hepsinden öte, söz konusu öğrenci özler. Daha bir ay buradadır ama yine de şunu da belirtmek ister: bu öğrenci arkadaşlarını da özler. Görüşün lan benle!

Neyse, araya konan bu über gerekli talepten sonra yazıya geri dönmek isterdim, ama sanırım eklenecek bir şey kalmadı.

Ay lav İzmir.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Keleş Büfe'nin önündeki fotoğraflardan ilkindeki "tırsmış nil ipek hülagü" figürünü çok sevdim.

Alican dedi ki...

sanki bu sömestr bi asmaaltını hakediyor :) fulyaya welcome back yapalım!!

operadaki fantom dedi ki...

adsız: orada daha çok neler olduğunu anlamaya çalışıyorum, babam birden köpeği kapıp götürünce:)

alican: lan evet lan! geldi değil mi o?

davulcüce dedi ki...

yıldız burnu burası... çeşme lan... ah ah... bu mevsimde guzeldir, serindir ama soguk degildir. falan filan. denizdir.

operadaki fantom dedi ki...

her mevsim güzeldir çeşme cem bey:)

davulcüce dedi ki...

yıldız burnu be... off off... ne işimiz var istanbul'da!

ner dedi ki...

tecavuz de bir ulasma cabasidir nil ipek hulagu. lutfen.