4 Eylül 2011 Pazar

Sim City


Nil İpek'in Maastricht teşrifinin gerçekleşmesiyle beraber, elbette "daha ekonomik nasıl yaşarım" konulu araştırmalar da başlayacaktı. Bu çalışmalar sonucunda varılan, bir sene bedava kahve içebilmek için çektiğim fotoğrafı yukarıda görüyorsunuz. Gördüğünüz üzere yapmayacağım şebeklik yok...

Hala ev bulamadım, ama buranın korktuğum kadar pahalı ve durağan olmayışı rahatlatıyor. Ya da bunlar hep gelen öğrencilerin ilk haftasında göz boyamak için, hemen kaçmayalım diye, yani bir ay sonra sıkıntıdan öleceğiz. Ama şöyle anlatayım, İzmir'de havaalanına giderken "Ah ne güzel lan, saat iki herkes dışarıda, işte yurtdışında böyle olmayacak böhühü" şeklinde cümleler kurarken, buraya gelince hepsini gece dışarıdaki gürültüden uyuyamayarak yutmuş oldum. Gerçi şehri iki günde bitirdikten bir süre sonra sabah pazarı görünce "ehehe pazar kurulmuş laaaan" diye saçma sapan bir sevindik...

İki gündür şehir sınırları içerisinde ücretsiz bir müzik festivali düzenliyor bu arada, Bruis Festival adı altında. Yalnız gittiğim ve konuşulanları anlamadığım/iletişim kuramadığım için çok uzun kalmadım her iki gün de, ama ilk gün Balthazar ve Villagers'ı, ikinci gün de Kakkmaddafakka, The Mad Trist ve Daan'ı izleme şansı buldum. Balthazar, Villagers güzel gruplar, The Mad Trist de oldukça gazdı, Daan'ın iyi bir kitlesi vardı, ama en iyi performansı net olarak KAKKMADDAFAKKA adlı Norveçli grup sergiledi. O neydi lan öyle...




 Bunlar da Mad Trist'ten:


Kaçak internet kullanmadığım, ya da internete girebilmek için iki bira içmek zorunda kalmadığım bir günde, yani kesintisiz ve bana ait bir internetim olduğunda Maastricht dolaylarını daha detaylı anlatacağım. Ama önce bir ev bulmam lazım.

Ve size dünyanın en sevimli şarkısıyla bugünlük veda ediyorum:



2 yorum:

operadaki fantom dedi ki...

Neyse ki baya umutsuzluğa düştüğüm bir anda evimi bulabildim:)

Ama verdiğin ilk site her açıdan faydalı bir site, çok çok teşekkür ederim!

hk dedi ki...

yahu, lafi mi olur?!

:)