26 Nisan 2009 Pazar

Nebudiyom

7pf2p, bir Görkem, bir de Büşra çılgınlar gibin Ankara yollarındaydı yine. Gerçi bu yoldan önce bir iyi ki geldin Pelin, bir iyi ki çaldık 7pf2p ve bir iyi ki doğdun Dünyacan etkinliği ve yaklaşık 4 saatlik bir uyku vardı, ama konumuz bu değil.

Görkem karizmatik ışıklar altında... Sırf şu görüntüyü verebilmek için tonmeister olmak istiyorum lan, ühüh...

Bak işte yaklaşıyor Ankara, bak uzaklaşıyor İstanbul, hohoho gibi efektlerle yola çıktık, "ya, bari bu sefer seviyeyi düşürmeyelim, ühühü" önerim ciddiye alındı, ama pek işe yaramadı, çeşitli şarkılar ve tek akor üzerine bestelerle devam ettik. Bir ara ekip topyekün kendini yer fıstığına verdi, sonra yerfıstığının bizi ele geçirmeye başladığını hissettik, neler oluyor dedik ve aracımıza geri bindik. Bu arada sabah son derece aristokrat bir şekilde Starbucks'tan kahvesini içen Taha efendi yolculuğun ilerleyen safhalarında aristokratlığından ve akademik kimliğinden hiçbir şey kaybetmeden hasta oldu.

Gördüğünüz gibi kendisi inatla akademik bir insan...

Ankara'ya sağ salim vardık, varır varmaz bir 7pf2p klasiği olan bitmeyen soundcheck işine giriştik. Taha, mikrofondan şehir elektriğini yedi, ama kendisine alınan güzelim kumpiri yemedi. Bu sefer şanslıydık, soundcheck bir nebze erken bitmişti, dolayısıyla hasta adamın uyumaya, geri kalanın da dinlenmeye vakti vardı.

Ayşegülnazcan soundcheckte: Daha eblek olamam...

O değil, bir değişiklik yapıp konsere elbiseyle çıktım yahu. Hala şaşırıyorum bu işe. Ayrıca ne güzel bir kalabalıktı o öyle, Tolga'nın bugüne kadar gizli kalmış iletişim yeteneğini de görmezden gelmiyorum elbet, ama neydi o. Yahu, konserde kendi sesimi duyamadım, öyle söylüyordu herkes. Bir ara baktım, biz de cümleten coşumcu haller içindeyiz, Barış solo atıyor, biz kontrolden çıkmışız, kendimizden geçmişiz. Günü hasta geçiren Taha bile gaza gelmiş durumda; gerçi kendisi echoes sonunda kaydı biraz, ama olsun, adam resmen sahnede iyileşti.

Ankara'daki oda arkadaşım, Büşra Hanım, karizmatik ve fotojenik bir insandır.

Biz, yorgun ve bir çorbacı macerasını kaldıramayacak olanlar odalarımıza çekildik, hemen uyuduk. Grubun geri kalanı çok isyankar olduğundan kelli uyumak için günün ışımasını bekledi:) Tabii ki bunun sonucu olarak, sabah kahvaltıya kişi sayısı beşi aşmadı, ama sorun değildi, zira köşede aşmış bir simitçi ve pidevari simitleri vardı.

Eöö... Diyemedim bi şey:)...

Sonuç şu ki, AŞTİ'yi bulma adına harcanan zaman ve GPS rekabetinden sonra, sevgili 7 Pink Floydlar'dan ayrıldım ve İzmir'e doğru uzuuuuuun bir yolculuğa çıktım. Evet, iki gündür sucuklu tost çılgını olmuştum, ama evde kabak dolması, semizotu, balık gibi sağlıklı yiyecekler beni bekliyordu.

Ay lav dib sahne, ay lav 7pf2p.
Ay lav aile saadeti ayrıca, ehihi...

Hiç yorum yok: