19 Nisan 2009 Pazar

Ne dinleyecektim ben, bi şey dinleyecektim ben...

Bugün Arda beni Jim Morrison'a benzetti, sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Ayrıca şu haftasonu bir sürü güzel insan tanımış ancak hiç ders çalışmamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum sanki.

O değil de Korofest başladı ve bitti. Aslında Korofest'le tek alakam BÜMK üyesi olmam ve, evet, Korofest'in logosunu tasarlamış olmamdan geçiyor. Evet evet, ben tasarladım. Hı ne? Kim? Evet, ben. Ben tasarladım. Tasarladım onu ben. Evet....

Sonuç: yüksek megalomanlık. Her yerde lan afişler falan, nasıl mutlu oluyorum. Zaten Remzi'ye de söylemiştim bunu, "uğraşmak zorunda değilsin" dediğinde, "tasarladığım logo her yerde olacak, bundan büyük gurur olur mu" demiştim. Olurmuş, zira buna bir de logonun beğenilmesi eklendi. Özellikle Emir Bey'in logoyu yaptığımı bilmeden söyledikleri sonucu yaşanan ego patlamasında, 3 kişi öldü, 25 kişi yaralandı.

Neyse, madem logoyu tasarladım, çeşitli etkinliklerine katılayım bari (EVET EVET, BEN TASARLADIM LOGOYU; BEN BEN BEN BEN BEN) dedim, Görkem Bey'i de ikna edip önce rock korosunun akustik konserine, sonra da Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin korosunun konserine teşrif ettim. Rock korosu baya Nirvana Unplugged havası yaratmış, mumlar, şamdanlar, gerçi biz bizeydik ama neş'e doluyduk, solistlerin sesinin az duyulması dışında (ki genelde tam tersi olur) bir sorun yoktu. Abant İzzet Baysal Üniversitesi ise gerçekten çok güzel bir konser verdi. Koristlerin seslerini kontrolü olsun, yarattıkları ses dengesi olsun, orkestrayla uyum olsun, hebimiz pek etkilendik. Gerçi şef biraz emekleri küçük görür gibi bir havaya sahipti sahnede, çok hoşlanmadık, ama bu koronun başarılı olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.


O kadar müzikle dolu insanlardık, o kaddar enteldik ki, söz konusu konserlerin akabinde Yora konserine koştuk. Barış Hoca gelmemişti, ama tanıdık çoktu (hayır, konser başarısını/konserden alınan keyfi tanıdık sayısıyla ölçmüyorum). Ben yine fotoğraf çekeyim derken elbet konsere dair birçok detayı kaçırmıştım, yine de Yora'yı her dinlediğimde daha çok sevdiğimi tekrarlayabilirim. Buna ek olarak, aynı gece çıkan Kutu adlı oluşumu da sevdim, beklentilerimden çok daha farklıydı performansı. Onları neden çekmedim? Sanırım üşendim, ondan olsa gerek. Ya da dinlemek istedim. Ya da bilmiyorum. Ama güzel müzik yapan güzel insanlardı onlar da. Hem konserin, hem de konser sonrasında Uygar'la takılmalarının kayıtları olsa ve dinlesek, ne güzel olur ki.

Yora konserine dair bir şeyler daha koyayım buralara, Görkem Baba'nın yavaştan blogunu oluşturmaya başladığı müjdesini de vereyim ve bu yazıyı sonlandırayım artık. Yaz yaz nereye kadar:)



Sonradan eklenen not: Yahu yavaştan mavaştan diyordum da, Görkem ben bu satırları yazarken ilk yazısını yazmış ki. Hayırlı uğurlu olsun diyorum ona buradan:)

2 yorum:

tranquíl dedi ki...

özendiriciler sizi.

operadaki fantom dedi ki...

geliniz bir ara istanbula? hatta taşoda konserlerine geliniz? 16-17 mayıs falan?