2 Kasım 2008 Pazar

Life's no good without a good scare!

Bir cadılar bayramını daha kazasız belasız atlatmışken (ha?), ilk defa cadılar bayramı kutlamış olduğumu belirtmek isterim. Gerçi ben kutlamadım, kutlayanlara katıldım, "oo yaşasın cadılar bayramı", yahut "kutlarım abi, cadılar bayramıymış..." gibi bir durum olmadı. Sadece kıyafet değiştirdim, bir de cadılar bayramı şerefine sevgili bası gitarımı (nihayet) entonasyon mentonasyon için Tünel'e götürdüm. Götürdük; Deniz, Uygar, Ozan ve ben.

Bir gün öncesinden Deniz Hanım beni aradı ve dedi ki "Yarın bir çılgınlık edip sabah buluşsak, gitarları götürsek?". Heyecanla kabul ettim kendisini, akşam giyeceklerimi ve fotoğraf makinemi de alıp sabahın köründe çıktım yola, yolda Ergin'den basımı da aldım ve on buçukta Tünel'de Deniz ve ergenlik dönemini fazla normal geçiren kardeşi Ozan'la buluştum. Gerçi bakmayın, burada ablasından utanan, asi bir görünüm sergilemiş, ama aslen normal. Twin kick pedalı var, Death tişörtü var ama normal yahu. Pek de datlı, ablası kadar olmasın...

Neyse, aldık simitlerimizi, Asmalımescit'e oturduk, Uygar Bey'i bekler olduk. Bu arada "henüz ismi bilinmeyen ama en azından olası isimleri ikiye indiren grup" için Ozan'ın yazdığı şiirlerin söz olarak kullanılması gündeme geldi. Ozan için sakıncası yok tabii, ama bir baterist olarak olası grup kurulumlarında kendisinin o sözlere ihtiyacı olabilir diye düşüncelere girdim. Gerçi kesin metal grubu kurar o. Buyrun bu da beklenti anlarımızdan bir "sabah sabah Asmalımescit" fotoğrafı.




Sonunda Uygar Beyler de geldi, biraz daha oturup, dördüncü çaylarımızı içip Tünel'e yollandık, gitarlarımızı bıraktık. Taze meyvesularımızı içtik, onlar geri döndü, bense akşam için gerekli aksesuar bulmak amacıyla dolaşmaya devam ettim. Dedemin de eniştemin de pipo koleksiyonları olduğu için az çok pipodan anlayan bir insandım, o yüzden dünyanın en dandik pipolarını gördükçe sinirlendim, sonra bir antikacıdan ucuza adam gibi bir pipo buldum, mutlu oldum. Oyalana oyalana Kadıköy'e doğru ilerledim; ki bu ilerleme yollarında Tünel ve Vapur da var. Emre Abi'yle buluşuldu, Erdal Bey ile buluşuldu-ki kendisi, yazık, nöbetten gelmişti, yazıktı günahtı. Sonra bu Nilipek, konseri için Taksim' e geri geçti...



Konser/parti hakkında konuşmak istemiyorum, ancak bu fotoğrafı koymam lazım. Aslında bu fotoğrafı kesecektim, Uluç'la kendimi koyacaktım, zira az çok kostümlü olan bizdik. Sonra Alpcan'ın bize bakışını ve Buket'in mayışıklığını da görünce fotoğrafta, kesmemeye karar verdim. İşte halloween böyle bir şey.

Dün de popcore ile son konserimi verdim, hayırlısı...

1 yorum:

Emir Bey dedi ki...

aaa hallovın