7 Ocak 2013 Pazartesi

Havaalanında prizler hep yerde.



"Ya biliyorsunuz, insan evde çalışamıyor. Yani işte, ödev yetiştirmem lazım, ama ev yani, insanın dikkati dağılıyor, falan. Eskiden olsa kütüphaneye giderdim ama artık kaldığım yer kütüphaneye o kadar da yakın değil işte.

O yüzden ben de Köln'e gideyim, bari orada çalışayım dedim..."

Şekil 1.a. Dom'un restorasyonunun artık bir hobiye dönüşmesi.

Diyebilmek, diyebilecek paraya ve umursamazlığa sahip olmak isterdim, ama aniden Köln'e gidişimin elbette daha mantıklı sebepleri vardı. Üstelik bu sebepler, orada bir kafede oturup makale yazma umudumu yok etmiyordu. Hayır, bu ümidi yok eden allahsız kafelerde priz olmaması ve benim, laptopumun şarjını havaalanında bitirmemdi.


Şekil 1.b. Mantıklı Sebep

Sonuç olarak Köln, daha önce de gittiğimiz ve çok sevdiğimiz bir şehirdi, bu sefer pek gezme şansımız olmadı. Onun yerine konsere gittik, Maastricht'e ufak bir uğradık ve geri döndük. 



Ve tabii ki Andre ve Roel ile fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik. Bu da buraya, bu güzel iki günün hatırası olsun.

Hiç yorum yok: