8 Mayıs 2012 Salı

Halfway down the stairs


Önce tapınak. Zaten kafamdaki renkler tam olmamıştı, ama neden tam olmadığını düşündüğümü bulamıyordum. Tapınak istediğim etkiyi yaratmıyordu. Derken benim ismini koyamadığım duruma alakasız bir konumda Jos isim koydu ve "Yani, çok renkli..." dedi. Ben de bunun üzerine, madem vaktim vardı, az renkli deneyeyim dedim. Sonuç şu şekil oldu, daha güzel mi oldu tartışılır, ama daha çok içime sindi gibi:


Orjinalleri renklendirmeye cesaret edemediğimden kelli her seferinde çizdiğim şeyin 3-5 fotokopisini alıp onları renklendiriyorum. Böylece beğenmezsem tekrar yapma şansım oluyor, iyi oluyor o, pek güzel oluyor. Hele ki kendime yeni ciciler almışım, bu sefer tarama ucuyla on saat uğraşmışım, kesinlikle risk alamazdım. Yine de cicilerimi (mürekkep ve ecoline) aldığım yerden aniden gaza gelip suluboya kağıdı da alabilirim, sonuç ne olur bilemem gerçi... 



O zaman kendimi iyice sanatçı zannedeyim ki orada burada yaptığım saçma sapan eskizleri de paylaşayım:



Süpervizörüm Mariette geçtiğimiz hafta ne yaptığımı sordu. Ne yaptığımı sorarken aslında cevabı biliyordu, zira bana tasarladığımız bilgisayar oyunu için arkaplan resimleri bulmak dışında bir görev vermemişti, üstelik bir hafta içinde hem bir Queen's Day, hem de bir Liberation Day kutlamıştık. "Hayatımın geri kalanında bir daha bu kadar rahat bir hafta geçirmeyeceğimi biliyorum" dedim, Mariette de "Evet, bunun farkında olman iyi bir şey," dedi. Şimdi oyunun arayüzünü ve karakterlerini tasarlamam gerekiyor, ve ben hayatımın geri kalanında yapacağım işlerden bu kadar keyif almayacağım ihtimalini sürekli masamın üzerinde, gözümün önünde tutuyorum.

2 yorum:

Sel dedi ki...

Canlıdan çok detay çalışmalısın gibi geliyor. Hatta keşke mimarlık, tasarım bişi okusaymışsın.

Bu arada senin orda yaptığın iş nedir? Öğrencilik mi staj mı? Nedir?

Lisans bölümünü bildiğim için ayrıca soruyorum.

operadaki fantom dedi ki...

Detaylarla ilgili sorunum çalışmamaktan çok çizerkenki tembellik ve sabırsızlık. Bir de canlı çalışmak daha eğlenceli ehehe:)

Ben burada gelişim psikolojisi masterı yapıyorum. Araştırmamı yapıp tezimi çocuk ve medya üzerine yazmaya Amsterdam'a geldim. Tezim bilgisayar oyunlarındaki ödül-ceza ilişkisi ve bunun (dikkat bozukluğu olan ve olmayan çocuklarda) yarattığı fiziksel(kalp atışı) ve davranışsal(oyun içi davranış) tepkiler.

Bunu ölçmek için de benzer başka bir deneyi, belli uyarlamalar yaparak bilgisayar oyununa dönüştürüyoruz. Oyunu tasarlayan benim, ama yapan teknisyen tabii, benden sadece gerekli şeyleri internetten bulmam (bkz.işin angarya kısmı) isteniyor bu süreçte. Ben de madem işim yok o zaman kendim yapayım diyorum. Karakterleri, oyundan ekran görüntülerini de koyarım buraya muhtemelen bir ara.