Evet evet, sanki çok maceraperest, çok gezginmişizcesine yazıyorduk, ama bildiğiniz 43 kişilik bir tur otobüsüydük.
1-Beypazarı:




Bense kına gecesinin nazlı gelini oldum; jip verdiler, limitsiz kredi kartı verdiler, Alaçatı'da yazlık verdiler, varmadım. "Ama ben oğlumun gönlünü veriyorum sana" dedi sevgili kayınvalidem, "PARDON DAAA, O ZATEN BENİMDİİİ" diye şımarıklık, çirkeflik yaptım. Sonunda bağevini de verdiler, artık uzatmayalım diye oynadık gelin görümce.


Ertesi günümüzü ise "Beypazarı sokaklarında kaybolarak" geçirdik, her macerasever turist gibi. Ve her geleneksel, maceradan uzak tur insanı gibi gittik, erişte, tarhana, erik pestili falan aldık. Siz de gidin, güleryüzlü çalışan teyzeler ve pek gülmeyen, kahvede oturan amcalar görün. Bir de bol bol sarma yiyin.
Teyzeleeeeeeeer...
Aslıhan Taşkent
Esin Küçükbiçmen (evet, o sinekler camdan...)

2-Eskişehir:
Efenim, söz konusu şehrimiz "Bakın benim ne kadar iyi bir belediye başkanım var ve sizin yok" diyen bir yapılar bütünü. Tabii ki gönül, bazı şeylerin direkt alınmasındansa birazcık daha "uyarlanmasını" beklerdi, ama kafesiyle, barıyla, parklarıyla, bahçeleriyle, güzide bir şehrimiz Eskişehir. Ayrıca aşağıda göreceksiniz ki fırsat bulduk mu poz veriyor, çılgınca eğleniyoruz...


Bunun yanında Çağdaş Cam Sanatları Müzesi şukela bir sergi. Çağdaş sanata yer yer tek kaşını kaldırarak bakan benim bile ağzımın sularını akıttı.
Efenim, söz konusu şehrimiz "Bakın benim ne kadar iyi bir belediye başkanım var ve sizin yok" diyen bir yapılar bütünü. Tabii ki gönül, bazı şeylerin direkt alınmasındansa birazcık daha "uyarlanmasını" beklerdi, ama kafesiyle, barıyla, parklarıyla, bahçeleriyle, güzide bir şehrimiz Eskişehir. Ayrıca aşağıda göreceksiniz ki fırsat bulduk mu poz veriyor, çılgınca eğleniyoruz...
Bunun yanında Çağdaş Cam Sanatları Müzesi şukela bir sergi. Çağdaş sanata yer yer tek kaşını kaldırarak bakan benim bile ağzımın sularını akıttı.


3-Kütahya:
Kütahya'ya şehir olarak herhangi bir şey hissetmesem de, en güzel yemeği orada yediğimi, en güzel müzeyi orada gezdiğimi, en güzel evi orada gördüğümü söyleyebilirim. Tirit, ne güzel şeysin sen. Ve çini desenleri, özenle yapıldığında ne kadar etkileyicidir...

Bunun yanında Avrupa Birliği'nin şehircilik ödülünü "misyoner işi" deyip kaldıran (gerçi sonra "ne yapıyoruz lan biz" deyip geri koyan) bir şehir Kütahya. Ve tarihi olarak gezdirilen, gerçekten hoş camiinde disko topu var. Disko topu lan? Şadırvanda?

Efenim, diyeceğim odur ki, gayet güzel, gayet keyifli bir geziydi. Bir sonraki yazımda "Anadolu'mun El Sanatları" konusunu ele alacağım, genciyle yaşlısıyla zanaatkarların alınterlerine değineceğim. Alınterine değinmek demişken, yazımızı şöyle alakasız bir nostaljiyle noktalayalım:
Kütahya'ya şehir olarak herhangi bir şey hissetmesem de, en güzel yemeği orada yediğimi, en güzel müzeyi orada gezdiğimi, en güzel evi orada gördüğümü söyleyebilirim. Tirit, ne güzel şeysin sen. Ve çini desenleri, özenle yapıldığında ne kadar etkileyicidir...

Bunun yanında Avrupa Birliği'nin şehircilik ödülünü "misyoner işi" deyip kaldıran (gerçi sonra "ne yapıyoruz lan biz" deyip geri koyan) bir şehir Kütahya. Ve tarihi olarak gezdirilen, gerçekten hoş camiinde disko topu var. Disko topu lan? Şadırvanda?

Efenim, diyeceğim odur ki, gayet güzel, gayet keyifli bir geziydi. Bir sonraki yazımda "Anadolu'mun El Sanatları" konusunu ele alacağım, genciyle yaşlısıyla zanaatkarların alınterlerine değineceğim. Alınterine değinmek demişken, yazımızı şöyle alakasız bir nostaljiyle noktalayalım:
"damlağ... terliğ... terlisinn sen..."
1 yorum:
en müthiş yazılardan biri güle oynaya okundu, alın teri nostaljisi ise iğrenç
Yorum Gönder