24 Mart 2010 Çarşamba

Sunumumumumumumumumumu


Bir sunumu daha geride bırakmışken (gerçi tam bırakamadık, haftaya kaldı), dönemimizi ppt sunumlara indirgeyen zihniyete el sallıyorum. Naber?

Şimdi olay şundan ibaret, yaptığınız işin gereksiz olduğunu, yaparak bir yere de varamadığınızı hissettiğiniz anda önünüzde iki seçenek beliriyor: ya geçiştireceksiniz, ya da eğleneceksiniz. Son dönemde biraz eğlenmeyi seçtik biz. Birazcık. Az.

Bu konuya daha sonra döneceğim, ama önce Galip Tekin'in ne kadar muhteşem bir insan olduğunu vurgulamak istiyorum ve bunun bizi meyhanesinde ağırlamasıyla kesinlikle alakası yok. Ama, merak ediyorsanız, meyhanesinde ortam şöyle diyebiliriz:


Galip Tekin'e övgü: adamı asıl muhteşem yapan bizzat kendisi yahu. Bugün de kendisini kısaca dürttük, dünyanın en mutlu insanları olduk. İstiyorum ki bütün dersler Galip Tekin'in olsun, tek sorumluluk da çizim yapmak ve muhabbet etmek. Hayal dünyası işte. Aşağıda da sanki yolda yakalamışız da zorla fotoğraf çektirmişizcesine poz verdiğimiz bir fotoğraf göreceksiniz.


Eğlenmek diyorduk... Pek eğleniyoruz sunumlarda, evet.

(Spoiler vermek gibi olmasın, salı günü sinemalarda...)

1 yorum:

sabloncu dedi ki...

afişe kocaman bir alkış :)