5 Ağustos 2011 Cuma

Göznük



Kendimi bildim bileli sol gözüm sağ gözümden daha az gördü benim sayın seyirciler. Çok büyük, etkileyen bir fark değil, ama sol gözüm için kendini ezik hissetmeye ve bunu kompleks yapmaya yetecek kadar az. Sağ gözümde ise hiçbir sorun olmadığı için denge hep bir şekilde sağlandı, ve sol göz "ühühü ben de apabilirim ınggh" dedikçe, sağ göz "tamam kuzum, rahat ol, hallederiz" deyip işi kurtardı...

Ve tüm göz doktorları "çocuğum bak başağrısı yapar, hem gözlerini çok yoruyorsun, gözlük takman lazım" dediği halde ben hiç takmadım. Neden? Çünkü bilime inanmıyorum dostum yoo, teyzeyim ben, "gözlük takarsam hep gözlüğe ihtiyaç duyarım, sonra gözlüksüz gezemem halbuki iyi böyle ki, hiç de gerek yok ki" diyen bir insanım. Adam bu işin uzmanı, adam doktor, ama yooo dostum yooo, takmayacağım o gözlüğü.

Derken, Hollanda öncesi son kontrolleri yaptıralım, e bir de göze baktıralım dedik ve soluğu göz polikliniğinde aldık. Almaz olaydık. 10 dakika boyunca gözlük takmadığım için azarlandıktan, gözümde nasır oluştuğu, bunun geri dönüşü olmadığı söylendikten, biraz daha azarlandıktan ve tüm göz kontrol prosedürünü ezberlemiş olup, onlarca kez kontrole gidip, hala gözlük takmadığım için biraz daha azarlandıktan sonra kendimi gözlük almaya mecbur hissettim.

Neyse ki SSK vardı dostlar, yani gözlüğe minimum ücret ödeyecek idim. Lakin hangi gözlüğü takarsam takayım, farklı dönemlerden bir "fantastik sekreter" kimliği ediniyor, bir türlü karar veremiyordum. Tel gözlüğü takıp, tam bir hastanede çalışan ve çok yüz göz olmayan, beyaz önlüklü bir psikolog oluyor, kemik gözlüğü takıp aniden sosyolojik tartışmalara, içinde "sosyoekonomik düzey", "modernite" gibi kelimelerin geçtiği cümlelere dalıyordum...

Sonunda aşağıda gördüğünüz gözlüğü aldım. Madem illa sekreter olacaktım, bari 50lerden geleydim de ortam şenleneydi...

Dipnot 1: Burada pek fark edilmiyor ama söz konusu gözlük mavi, ve yanları yukarı doğru hafif kalkık.
Dipnot 2: Tabii ki bu gözlük sürekli takılmayacak. Neden? Kılım çünkü. Gözlerim yorulursa, kütüphanelere kapanırsam, makalelere dolanırsam takılacak. Bir de işte, şu anki hevesle, insanlara göstermek için..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yeni nesil çevirmenlerin ait olduğu güzelimsi imaja bir örnek teşkil etmiş fotoğraf.Kendimi okur kitlesinden bir parça olarak görüp "takdire şayan" demek istiyorum.

operadaki fantom dedi ki...

Pekala, ben de teşekkür ediyorum:)