17 Mayıs 2015 Pazar

Akademik bunalımlar ve ani kusuş


Olay şu aslen: Doktorada çalışmak istediğim "alan"a karar vermiş olsam da, araştırmak istediğim "konu"ya hala karar veremedim. Bu da iki hafta sonra tez önerisini teslim edecek biri için fazlasıyla sıkıntılı bir durum. Ve bu durumu buraya kusarken (zira labdayım ve mantıklı fikirler üretme yetimi az önce yitirdim) her doktora öğrencisinin dostu Phdcomics'ten faydalanmazsam ayıp.

Öncelikle şöyle bir durum var, normalde memnun olup şu anda içinden çıkamadığım:



Doktoramı Sinema ve Medya Araştırmaları'nda yaparken bir yandan Tıp Fakültesi'ne bağlı olan ve ismini hala kimsenin tam bilemediği bir nörobilim laboratuvarında çalışıyorum. Danışmanım Sinema TV bölümünde, ama birlikte çalıştığım hoca Tıp, ama bu arada lab da Tıp binasında değil, Beşiktaş'ta. Bu arada ben Eğitim Fakültesi'nden, PDR bölümünden mezunum, üzerine de Biyolojik Psikoloji (Gelişim) yüksek lisansı yaptım. Afffffferim bana. 

"So basically, I belong nowhere"

Yani insan bir şekilde vakit harcamış olduğu şeyleri kullanıp ortaya işe yarayacak bir şey çıkarmaya çalışıyor ama tam da olamıyor o iş bir yandan.


Yukarıdaki akademik hikaye çok eğlenceli, gerçekten, bir anından bile pişman değilim şu an (üç ay önce BEN NEDEN DOKTORA YAPIYORUM MANYAK MIYIM BEN diye duvarlara bağırıyordum o ayrı). Lakin kendimi yetersiz hissediyor olmam gerçekten yetersizliğimden mi yoksa bütün bu alanlar arası gezi hali özgüvenimi alıp oradan oraya mı çarpıyor, orası muamma.

Dışarıdan düşünürlerin, bilimadamlarının yazdıklarına bakınca sanki hiç zorlanmamışlar, bir an kararsızlık duymamışlar gibi gözüküyor. Yazarken o kadar eminlermiş ki öne sürdükleri şeylerden, hiç "ne yazmalıyım?" diye düşünmemişler bile sanki.

Halbuki bana sorsanız benim ne düşündüğüm yarım saatte bile değişebilir çoğu konuda. Söylediğim hiçbir şeyin yeni olduğunu düşünmüyorum. Makale yazıp yayınlasam, bir sonraki dergide eleştiri gelse, "ya evet haklısın aslında ya onu düşünemedik" der çıkarım işin içinden.

Şimdi Beşiktaş'ta biraz yürüyüp kendime gelmeye ve düşünme yetilerimi geri kazanmaya çalışacağım. Zira nasıl olacak bu iş hiçbir fikrim yok.

Nilipek. pazar pazar labdan bildirdi.
("Labdayım" demek de nasıl karizmatik, nasıl müthiş).