Her şeyi başından, az şakalı, olduğu gibi anlatayım bence.
Az önce kontrol ettim, daha üzerinden bir sene geçmemiş. Bir arkadaşımın ricası üzerine önce ilk iletişimi kurduğum, sonra yazışmalarının çevirilerini yaptığım Andre Rieu konseri güçlü ama uzak bir ihtimaldi o sıralar. Andre ile pek muhabbetim yoktu, menejeri Roel ile aramız iyi gibiydi, ama hiçbir şeyden emin olamıyordum. Ama sadece konseri, konserin sahne arkasını ve Andre'nin stüdyosunu görmek bile inanılmazdı o gün.
Haydi hep beraber şu stüdyoya bakıp ağlayalım. Andre Rieu ve Johan Strauss Orkestrası'nın bütün provaları burada yapılıyor, bütün albümleri burada kaydediliyor.
Arada bir biz gittik, bir onlar geldi. Andre'yle Türk müzisyenleri tanıştırdım. Sonra Andre sahnede bir çevirmene ihtiyacı olacağını, bana güvendiğini, o yüzden bunu benim yapmamı istediğini söyledi.
Olay aslında bu. Gelelim şu son bir haftaya.
Provalar sebepli Nağme ve diğer müzisyen arkadaşlarla birlikte Hollanda'daydık. İşlevim kısıtlıydı, konuşmaların provasına pek vakit olmuyordu, ama mutluydum, umutluydum. Üstelik MAASTRICHT DEDİĞİMİZ ADETA İKİNCİ BİR MEMLEKET.
Yani burada yazar arkadaşlarımı gördüm, çok iyi oldu diyor. Bir yandan da ekliyor: "Maastricht iyi hoş, Albert Heijn da canımız, ama Allah aşkına, ben burada 6 ay nasıl sıkıntıdan ölmemişim?" (spoiler-aslında gayet öldü-spoiler).
Sinan Erdem'de son provalar
Ayşegülnazcan soundcheckte. (fotoğraf Roel'dan)
Sonuç olarak, Andre'yi ve orkestrasını misafir ettik, çevirilerini yaptık, sahnede iki şarkı söyledik, Sultanahmet dolaylarında dolaştırdık. Bir sürü komiklik, bir sürü tatlılık, biraz da saçmalık birikti. Konserde o kadar şuursuzdum ki, 10.000 kişiye konuşmanın adrenalini yatağıma yattığımda vurdu bünyeye, o yüzden, konserde ne oldu, ne yaptık, nasıldı hatırlamıyorum pek aslında. Ama sanırım güzeldi.
Geceye dair şu güzel kanıtları bana sağlayan Pierre'e de ayrıca minnettarım.
Gerçi her televizyon kanalında ön sıradakilere kasap havası oynatıyor gözükmeyeydim iyiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder