26 Kasım 2022 Cumartesi

Into this house we're born, into this world we're thrown

Cuma akşamı Kolektif House Levent'te duo konser verdik. Hood Base'in üstlendiği ev temalı bir konser serisinin ilk konseri. Benden evden bir şeyler getirmemi istediler, ben de battaniyemi getirdim: Bugün annemle konuşunca anladım ki nesilden nesile aktarılan bir değerimizmiş battaniye. İşten, yoldan dönüp ayak üstüne battaniye atıp bir şeyler izlemek. Bu evcilliğe dışarıdan pis pis yemekler söylemek de dahil ama bir süre sağlıklıymış gibi yapacağım sanırım.

Konser saati 20:00'dı; erken konser pis yemekten sonra en sevdiğim şey. Bu bir ön kabul mü bilmiyorum, ama dışarıda dinlenmek için bence 23:00 müziği yapmıyorum. 18:00-22:00 arası için dışarı müziği, sonra işte akılsın eğlenceye mi akılıyor, ev partisi mi veriliyor, sanki ideali bu gibi. Konserler, konser izlemek ve müzik dinlemek üzerine çok düşünür oldum son zamanlarda, ne istediğim ve ne istemediğim üzerine de. İstekler tabii değişiyor değişmesine, yaptığımız müzik de oradan oraya savruluyor, tutarlı ve standart bir ürün sunmak yerine işi zorlaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Aferin bize.

Söyleşiyle başladık, konserle devam ettik. Her şey mükemmeldi, en azından bizim için. Ses iyiydi, dinleyici iyiydi, mekan güzeldi, bir araya geldiğimiz insanlar güzeldi, alanda köpek sevmeyen yoktu... Bir tek Fıstık biraz rol çaldı, sanırım kendi solo projesine odaklanacak.

Genelde ortak dertler üzerine sorular soruyorum, sanırım en dertsiz kitleydi. İstanbul'un Avrupa'sına düşmüşüm meğer (oo tevriye mi oluyor hocam, ne oluyor bu). Çok az kişi aldatılmış, neredeyse kimsenin ev sahibiyle derdi yok, platonik sayısı çok az, belli ki herkes açık açık kendini ifade ediyor, reddedilmekten korkmuyor, işte Avrupa Birliği'nde bizi temsil edecek kitle diyebilir miyiz, belki de diyebiliriz. Binaları AB'ye sokma projesi, bina vatandaşlıkları. Bence fena fikir değil. 

Hiç yorum yok: