5 Haziran 2010 Cumartesi
Yollar yokuş, yoruluyor insan...
Uzun zamandır ziyaret etmediğimiz Eminönü'ne, şöyle hazır bunaltıcı sıcaklar gelmişken, bir de günün en sıcak saatlerinde terli bir ziyaret yapalım dedik. Ne yazık ki hava hafif serinlemişti, dolaşırken ulaşmak istediğimiz ter oranına ve bunalmaya pek yaklaşamadık, ama bunu dengelemek için sırt çantalarımız vardı, bol bol da yürüdük, hele bir de 20 dakika bekleyip önümüzden iki 43R'nin 'kaçışını' görünce, hafif sinir bozukluğunu da ekleyebildik.
Efendim, tabii ki görevimiz beni fütursuzca yarı yolda bırakmış olan Lübitel'i tamire bırakmak ve bir takım filmleri banyolatıp taratmak gibi gözükse de, aslen tek amaç ara sokaklarda hanlara manlara girip ıvır zıvır bakınmaktı, nitekim yaptık da böyle şeyler. Hatta ıvır zıvır bakınmakla kalmadık, İş Bankası'nın müzesine bile baktık, eski hesap makinalarını, daktiloları, defterleri falan inceledik. Eğlenceden ölmekle yorgunluktan ölmek arasında gidip geldiğimiz bu gezinin sonunda, otobüse binebildiğimizde bünyeler yorgunluktan ölmeyi tercih etti.
Ve evet, taratmış olduğumuz fotoğraflar ise şöyle:
Agfa Silette:
Lubitel 2:
Çıkan fotoğraflar her ne kadar beklentilerimizi tam karşılamasa da makinalarımızı ve poz veren arkadaşlarımızı seviyoruz biz. Pek seviyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
fotoğraflarını sevdim. bir gün yollarımız kesişir elbet. belki kesişmiştir bile :) boğaziçi küçük.
ehem, teşekkür ederim. belli olmaz:)
şarkhanı her yerden tanırım(lady gaga gözlüklü foto)
bugün uzaktan da olsa gördüm seni, güney girişinde. elbisenle çok havalıydın valla :)
bugün evden hiç çıkmadım ki ben:)
Yorum Gönder