Bu haftasonunu nasıl kelimelere dökebilirim acaba?
Bir süre önce Antep'ten Bitter NOA adlı bir öğrenci topluluğu/şirketi bizimle iletişime geçti; bir etkinlik düzenlemek istiyorlardı, bu etkinlikte çalıp söylesek olur muydu? Olurdu tabii ki, zaten İstanbul'un uzağında konser vermek için çabalıyorduk, adeta ilaç gibi gelmişti. Üzerine bir de grubumuzun Adanalısı Ozan 'Ya Antep'e gitmişken Adana'ya da geçsek, Nöbetçi Kütüphane'ye bir uğrasak mı?' deyince olay minik bir turneye dönüştü. Geçtiğimiz sene Nisan ayında verdiğimiz Nöbetçi Kütüphane konseri zaten mükemmelliğiyle zihinlerimizde yer etmişti, acaba bu mükemmelliğin bir tekrarı yaşanacak mıydı? Antep izleyicisi nasıldı, konser nelere gebeydi?
Bir yandan da zaten evden ve stüdyodan çok sık çıkan insanlar olmadığımız için İstanbul dışına çıkmak ayrı bir heyecan yarattı. Göreceklerimizi, soluyacağımız tertemiz havayı, yiyeceğimiz aşırı lezzetli şeyleri, yiyeceğimiz aşırı lezzetli şeyleri ve sonra tabii ki yiyeceğimiz aşırı lezzetli şeyleri düşündük. Bu konuda yalan söyleyemeyeceğim, ben yalan söylesem haftasonundan elimizde kalan fotoğraflarımız gerçekleri açığa çıkarır.
Üstelik Can Güngör ile birlikte çıkacaktık bu mini turneye, Can Levi de durmuş muydu, hayır durmamıştı, yapıştırmıştı cevabı. Böylece 7 kişilik dev kadromuzla yola çıktık.
Cumartesi öğleden sonra dört civarı Antep'e vardık, hızlıca mekana gittik, soundcheck sonrası hızlıca kendimizi küşlemeye vurup, salatadan ete lezzetten kafayı yiyip, süslenip püslenip konsere geldik.
-Şimdi, konserden önce Bitter NOA'dan biraz bahsedeyim, zira bence çok güzel bir oluşum, özellikle üniversite öğrencilerinin inisiyatif aldığını düşününce. Bu ekip, tamamen üniversite öğrencilerinden oluşuyor ve öğrenciler ile profesyonel şirketler arasında bir bağ oluşturuyor, bir yandan da eğitim ve etkinlikler düzenleyerek Gaziantep'teki üniversite öğrencilerine farklı bir ortam sağlıyor. Ayrıntılı bilgi için buraya tıklanabilu.-
Nitekim konser beklemediğimiz kadar kalabalıktı, giriş çeşitli illüstrasyonlarla süslenmişti, herkesin yüzü gülüyordu. Mis gibi konserimizden sonra kendimizi tatlılara, kadayıflara adadık, tatlıcı ustamızdan sabah katmer sözünü alıp, üzerimize çöken ağırlığa yenilerek otele çekildik.
Berkay ile daha uçağa binmeden birbirimizi gaza getiriyorduk konser ertesi erken kalkıp şehri gezmeyle ilgili, artık nasıl gaza getirdiysek bilinçaltımıza işlemiş olsa gerek: 8.30da lobide buluşup Antep Kalesi yanından Bakırcılar Çarşısı'na yürümek için yola çıktık. Pazar sabahı olması sebebiyle etraf boştu; daha doğrusu biz etrafı boş zannediyorduk. Meğer herkes buradaymış.
a wild kebab appears
Biz sahil şehirlerinin süt çocuklarına bu manzara çok tuhaf geldi tabii ki, ama çok açtık ve damağımıza düşkündük, turist olduğumuzu fazlasıyla çaktırarak hemen kendimizi kebaba adadık. Çok iyiydi.
Sonra vurduk kendimizi yollara, kalenin oradan geçtik, bir hana oturup menengiç kahvemizi içtik, derken Can geldi, aldık başımızı bütün dükkanları kapalı olan Bakırcılar Çarşısı'na gittik. Artık katmer zamanı yaklaşıyordu, yolda Ozan'a da rastlayıp otele geri döndük.
Katmeri hunharca tüketir tüketmez Adana'ya doğru yola çıktık. Bu seferki konser Nöbetçi Kütüphane'nin yeni şubelerinden birindeydi; geçtiğimiz sene bu şubelerden brini yapım aşamasındayken görmüş ve çok etkilenmiştik. Nöbetçi Kütüphane zaten bizi hep çok etkiledi.
-Şimdi, bu konserden önce de biraz Nöbetçi Kütüphane'den bahsetmek isterim. Nöbetçi Kütüphane Adana'daki gençler, öğrenciler, akşamlarını bir kitaplar arasında okuyarak, çalışarak geçirmek isteyenler için alan sağlayan sosyal bir girişim. Zaman zaman etkinlikler de düzenliyorlar. Ayrıntılı bilgi için buraya tıklanabilu.-
Ve yine mükemmel geçti; sanırım daha iyi geçemezdi. Ağzına kadar kalabalık, ve çıt çıkmıyor bu kalabalıktan. Muhabbet ede ede, güle eğlene çaldık söyledik, sahneyi Can Güngör'e bıraktık.
Ve birkaç şarkı geçmeden elektrikler kesildi. Bu noktadan sonrasını, ne kadar özel bir zaman dilimi yaşandığını sanırım anlatamam. Sessizliği, kütüphaneyi aydınlatan telefon flaşlarını, şarkılara eşliği, Can'ın ayağa kalkıp tamamen akustik çalıp söylemesini sanırım tarif etmek zaten mümkün değil.
'Badireler' konulu konserin geri kalanında tepeden aniden lamba düşer gibi yaptı, sonra elektrikler geldi, bir şarkı sonra Can'ın gitarının teli koptu. Ama konser sağ salim, yürekte sıcak duygularla atlatıldı.
Uçağımız hemen o geceydi, o yüzden hızlı hareket etmek zorundaydık; haliyle apar topar Nöbetçi Kütüphane'den çıkıp ŞIRDAN YEMEYE GİTTİK, ÇÜNKÜ ADANA'DA KONSER BUNU GEREKTİRİRDİ. Bir grup insan nasıl insanlıktan çıkıp yedikleriyle bir bütün haline gelir, bunu gösteren fotoğraflar var ama onları paylaşmayacağım. Onun yerine şu mutluluk var:
Sonuç: müthiş haftasonu, müthiş konserler.
1 yorum:
Sakaryaya da gelin artik :(
Yorum Gönder