28 Ekim 2013 Pazartesi

Yıldız yağmuru

Aslında yazacak çok bir şey yok, bu şarkı halihazırda soundclouddaydı ve heyecanla yine tuhaf makyajlı bir kızın Hollanda'nın muhtelif yerlerinde tuhaf hareketler yapacağı klibini beklemekteydi. Söz konusu klip yayınlandı-ki kendisi hemen şurada izlenebilir, bakın bakın, hemen aşağıda:



Hypnotic School'daki üretme sürecimizi seviyorum lan ben. İnsanları da seviyorum, ama o ayrı bir konu.

20 Ekim 2013 Pazar

Bir cumartesi sabahı

Ulan blogum açılınca şarkı çalmaya başlayan, müziğin nereden geldiğini anlayamadığınız sitelere dönüşmüş, neden haber vermiyorsunuz? Hep Groovypedia'nın hatalı embed kodları. Sana uçurumlar, bana sevdanın yolları.

Henüz havanın soğumasına çok varken soundcloud üzerinden benimle iletişime geçmişti Uğur Irk. Kendisi Burgazlı bir rapçi, gayet genç, gayet yetenekli, fazlasıyla gelecek vaat ediyor. Ama ben ilk mesaj geldiğinde böyle mi düşündüm? Hayır, malım çünkü. Sandım ki genco kendi çapında bir şeyler yapıyor, sandım ki tarzlarımızı birleştirmemiz çok zor.



Sonra kendisi bana bazı demolarını gönderdi, vay arkadaş, dedim, gençler neler yapıyor. Bir süre karşılıklı yazıştıktan sonra iş uygulamaya geldi, bana birlikte söylememiz için kaydettiği şarkıyı yolladı, ben de üzerine vokalleri kaydettim, ve böylece şehirlerarası kaydımız gerçekleşmiş oldu.



Bulaşım iyidir, tanışım iyidir. Keşfetmek, öğrenmek çok daha iyidir. Ben hem Uğur Irk'ı tanıdığım, hem de vesileyle Burgaz'daki rap müziği dinlediğime, bu varlığı öğrendiğim için mutluyum.

8 Ekim 2013 Salı

Tanışma-k

Daha paylaşamadığım, doğru dürüst yazamadığım günler varken, hoppadak üstlerine yenileri bindi be blogcağn, ne yabacağz? Yazamadıklarımızı bir süre daha buzdolabında bekletip, marketten yeni aldıklarımızı sırayla yiyeceğiz.


Bugünümüzün menüsü Emir Bey'den gelsin; Tanışma. 








Bazen belirtmeyi unuturum, ya da yeterince belli edemem, ama Emir Bey benim çok sevdiğim, hep yanımda, çevremde olsun istediğim dostlarımdandır. Tanışma da Emir Bey'in ilk düzgün kaydedilmiş şarkısı diyebiliriz (gerçi galiba öncesinde 'Bekledim' vardı). Benim için asıl önemi ise, bu şarkıya görsel hazırlarken NİHAYET az çok tablet kullanmayı öğrenmem ve ilk defa doğru dürüst bir görsel hazırlayabilmemdi. Yıl oldu 2013 ARTIK PDF KARTONETTE DÜNYA DEVİYİZ CANLAR.


Ha, evet, yıl olmuş 2013. Emre Malikler şarkıya tekrar el attı, ben görseli güncelledim, Emir Bey ise bir daha çaldı, söyledi. Bence iyi oldu, pek güzel oldu. Mesela adeta bir EP gibi indirilebilir oldu, aynen buradan. Dümdüz dinleyeyim, soundcloud canımız diyenler ise hemen şuradan.






Hiç bu kadar emin olmamıştım
zihnimdeki bu görüntüden:
Siyah bikinisiyle havuzbaşında
uzanan sen.


İlkokulda bir matematik sorusunu çözmüş gibi,
buldum işte.
Doğrulup merhaba derken bana,
yüzünde donuk bir gülümseme.


Diğerlerinin yanına koyup bu fotoğrafı
bana gülümsediğin her anı tekrar hatırlıyorum.
Hepsi ölümsüzlüğün birer abidesi gibi 
duruyorlar yatağımın yanıbaşında.


Ve her gün tekrar hayret ediyorum 
“zamanın eli” nasıl da uçuşturdu saçlarını.
Bir fotoğraftan diğerine
bir pencereden göğe ve yere.


“Bir şey unuttun mu?” diye sormuştun arabaya binerken,
kulaklarımda dans eder hala sesinin tonu.
Azarlayan anneler gibi,
merhaba derken hiç umursamayan çocuğu.


Ve sonunda bakabildim gözlerinin içine.

Söz: Levent Sevi
Müzik: Emir Aksoy

Gitar, vokal: Emir Aksoy
Yardımcı vokal: Nil İpek Hülagü
Gitarlar, düzenlemeler ve her şeyler: Emre Malikler










2 Ekim 2013 Çarşamba

Full Orijinal Yedek Parça


"Gel kızım gel, Cartel'e gel, bak Cartel'dekiler kan kardeşler..."

Geçtiğimiz cumartesi Emir Yargın arkasında Adidas All Originals Party'de sahneye çıktık. Tepindik de tepindik (daha doğrusu ben tepindim: mahsun ve durgun geri vokalden kendi kendine takılan, tepinen geri vokale evrimim örneklerle açıklanmalı). Ona dair videolar bir ara mutlaka düşer bir yerlere, ama fotoğrafla özetlemek gerekirse:

Birbirini ağırlamakta dünya devi olan biz körler ve sağırlar için iki önemli faktör var: 
Emir Yargın'ın pançosu ve Emir Bey' in Lumia'sı. 

Kıyısından döndüğüm bir dövme macerası ve kulise girip çıkarken önünü alamadığım 123 kilitlemelerim sonrası, nasıl gaza geldim bilinmez, kendimi konser fotoğrafı çekmeye adadım. Adadım derken, gerçekten, uzun zamandır kendimi fotoğraf çekme konusunda bu kadar adanmış görmedim. Her fotoğraf çekme konulu yazıda olduğu gibi, evet, yine "uzun zamandır fotoğraf çekmiyordum", çünkü "belim, üşengeçlik, zaman, fasa fiso" ve o yüzden de "Allahım, konser fotoğrafı çekmeyi nasıl özlemişim". Bunun devamında da, her seferinde olduğu gibi şu gelecek; "evet, tabii uzun zaman fotoğraf çekmedikten sonra insan biraz hamlıyor, pek olamıyor ama olsun, bakın, fena da olmadı gibi, he?".

O zaman önce, bir yandan yazarken dinlediğim 123'ün fotoğrafları gelsin:







Gelelim Replikas'a. Lisede adeta boybandpeşindeergenkız gibi sevdiğim, lisede konsere getirmeye çalıştığım, Sevinç Pastanesi'nde görüp imza alacağım diye kahvaltılarının içine ettiğim, cağnım grup. Müziğe bakış açımı o yıllarda çok güzel sarsan, döndüren, şekillendiren, kuzum grup. Ve bütün bunlara rağmen şu ana kadar hiçbir konserine gitmemiş olduğum feci grup.

Burak'la aynı yerde çalışıyoruz, ama ona bile söylememişim Replikas'ın hayatımdaki önemini. Söylediğimde beni bu konsere davet etti, ben de "aa ama bizim o gün konser var aaa (bkz. 4 paragraf, 5 fotoğraf öncesi)" deyip reddettim. Aynı sahneye çıkacağımızı algılayamayacak kadar da gerizekalıyım gördüğünüz üzere.

Bunlar da gurur tablolarım: