- Aniden gaza gelip kendime orada burada "Chai Tea Latte" adıyla anılan, yoksa içinde zencefil, tarçın, karanfil olması dışında bildiğiniz sütlü çay olan, leziz içecekten yapmaya karar verdim. Hatta söz konusu gaza gelme orada da kalmadı, evdeki kontrol edilemeyen filtre kahve zımbırtıları artışı (dipnot:french press'i Fransız baskısı olarak çevirmek istedim, ama sonra bunu size yapmamaya karar verdim) beni süt köpüğü yapmaya bile itti.
Evet evet, aslında zamanında yine böyle bir gaza gelişlerde aldığımız bir süt köpüğü yapma zımbırtısı da vardı, ama bulamamıştım, ve tahmin ettiğim gibi french press de aynı etkiyi yaratmıştı.
Herkes bilir ki tepesine koyunca süt köpüğünü, 3ü1aradayı bile "Macchiato Frappucino Triato" adıyla yutturabilirsiniz.
- O değil de, her tatilde olduğu gibi, çekinmedik ve liseden bir takım insanlar olarak görüştük. Gerçi benim tatilim değildi, ve buluşmamızın Sevinç önünde başlaması dışında lise hayatımızla pek bir benzerliği yoktu, ama olsundu. Çok güldük, pek konuştuk, fazlasıyla cıvıdık.
Biz ölesiye sırıtırken Fulya'nın neden hüzünlü olduğunu bilmiyorum. Ama askerden yeni gelmiş olan Umut'un (en sağdaki) yüz ifadesini yorumlayabiliyorum...
- Bu arada garsonların beni görmemesi/duymaması/reddetmesi durumuna bir çözüm bulmamız lazım. Ne sipariş verebiliyorum, ne hesap isteyebiliyorum. Günahım ne benim?
- Bir de işte yine iş arkadaşlarım falan var:
3 yorum:
iş arkadaşlarını yerim.
o zaman iş arkadaşlarımdan birinden bir cümle gelsin:
"ama öğretmenler çocuklarını yemez ki?"
Ama ben onlardan birini yiyorum :))) Ekin'i :))))
Yorum Gönder