17 Ekim 2010 Pazar

Klişelere gelmek


Fotoğrafla yahut görsel iletişim sanatlarıyla şu ya da bu şekil ilgilenen her insanın karşısına bir gün şöyle seçenekler çıkar:

1-Elma kullanmak ya da kullanmamak (yeşili makbuldür).
2-Baloncuk kullanmak ya da kullanmamak.

İşte Ayhan'la Bostanlı çimlere giderken içecek bir şeyler almak için girdiğimiz markette karşımıza bu fırsatlar çıktı bizim de. Evden zaten sırtımda fotoğraf makinasıyla dolu bir çantayla çıkmıştım, bu durum ise fotoğrafların bugünle bitmeyeceğini, filmler banyo edildikçe tekrar tekrar ortaya çıkacağını gösteriyordu.

Bunu insanlığa gerçekten yapmalı mıydık? Fotoğraf dünyasının buna ihtiyacı var mıydı? Yapmasak ölür müydük? Bu soruların hepsinin cevabı "hayır" idi sayın seyirciler, ama kendimizi tutamadık. ve marketten iki yeşil elma ve iki baloncuk üfürgeciyle çıktık...


Yukarıda yeşil elma ile verilen iki örneği görüyorsunuz. "Tabii keşke insan elma ısırırken eblemese, ya da biz bu kadar ebil olmasak" gibi cümleler geçerken içimizden, bir sonraki seride gördük ki insan balon üflerken daha da ebliyormuş, kontrolden çıkıyormuş. Ya da hakkaten bizde bir sorun var...
Gördüğünüz gibi, bütün yaz aynı şehirde olup da görüşmedikten sonra insan ne yapacağını, nasıl eğleneceğini kestiremiyor. Eğer bir sonraki görüşmemiz de bu kadar uzun sürer ise, bambaşka saçmalıklarla karşınıza çıkabiliriz. Nitekim saçma sapan insanlarız, işimiz bu.

Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür diliyor, sizi en eğlenir halimle uğurluyorum...

4 yorum:

ayhanores dedi ki...

"biraz daha görüşemezsek polis çağırıcam" isimli duygu yüklü doom metal parçamı ithaf ettiğim kuzuçiçeknazcan; polise gerek yok, bu işi aramızda çözebiliriz (: ebelme seviyesi olarak sınırları fazla zorlamamız zamanda bükülmelere yol açmış, adeta meridyenler yamulmuş. son olarak "dürt beni ani falan" isimli melodik faraş metal hit'imle öpücük yolluyorum

Sel dedi ki...

Bu fotoğraflar gerçekten ekim ayına mı aittir sevgili Hülagü?

operadaki fantom dedi ki...

elbette ki selcen hanım, neden şüphe ettiniz ki?

Sel dedi ki...

Yağmurlardan, fırtınalardan geldim. Eylül'de monta başladım öyle gidiyor.
Yanlış mevsimde yanlış şehirde bulunmanın ceremesiyle sizi kıskandım bir süre .(