6 Haziran 2016 Pazartesi

İçinden çıkılamayan şarkılar, içine girilemeyen şarkılar

Hepsi insan hayatında mevcut. Ama yine konu o değil.

Geçtiğimiz hafta Chill-out Festival'da sahnecilik ve kulisçilik oynadık, ki sahneye çıktığımız saat sebebiyle kulisçilik sahnecilikten daha uzun süre tutuyor. Peki mutsuz muyduk? Hayır, çünkü yaşasın kendini selebriti hissetmek.

Yaşasın H&M, yaşasın dev selebriti şapkası, yaşasın Tufan

Soundcheckte yaşadığımız 'ay dur şurası biraz esiyor mu ne' bunalımından sonra, sahne saatimiz geldiğinde sahnenin gölge olmasına iyice bir sevindik. Sevinince o kadar kontrolden çıktık ki Can her kuliste amuda kalkma geleneğini başlattı.

Neden?


Sakin sakin konserimizi verdik, çimlere yayılan güzel insanlara selam ettik, ve tabii ki kendimizi önce kulisin alkollü ve muhabbetli ortamına, sonra da çimlere, sahnelere verdik. Her ne kadar diğer iki sahnede son derece neşeli ve danslı müzikler çalsa da, yaptığımız müzik itibariyle ana sahnede çalan yavaş ve depresif müziklere odaklandık daha çok. Çünkü müzik müziğin kurdudur. Karnımız ruhumuz deşilsin de iyice mutsuz müzikler yapalım, hep beraber bir baygın memnuniyetsizlik içinde uyuyalım. 

Gayet mantıklı.


O şapkayı elbet Can da takacaktı, selebriti hissetme fırsatını kaçırmasına izin veremezdim...


Nasıl oldu, nereden aklımıza geldi bilmiyorum, ama bir anda çıkan bir fikirle, ve Can'ın 'şu an yapabileceğimiz daha iyi bir şey yok bence' demesiyle kendimizi Watsons standında saçlarımıza boya sıkarken bulduk. Sonuç kafası kanıyor gibi gözüken bir Ozan, saçının bir ucu pembe bir Nilipek ve aşağıdaki gibi bir Can oldu.

İtiraf: Şu fotoyu o kadar çok seviyorum ki sırf bi yerlere koyabilmek için blog yazdım lan, iyi mi?

'Festival gibisin, katılmak istiyorum...'


Bu arada Berat ve Sinan'ın bir şekilde cesaret edip Temples üyeleriyle iletişim kurması, benim de nedense onların üzerinden atlayarak 'SİNAN DA ŞARKI SÖYLÜYOR ASLINDA GRUPLARI VAR' diye reklam yapmaya çalışmam (sanırım biraz da susayım diye) aşağıdaki şapşal fan fotosuyla sonuçlandı:

 Hey gidi Britlik, hey gidi topraklarımızda nadiren kendini gösterebilen rakstarlık...

 Bu da aynı rakstarlığın sahnedeki hali. 



Geceyi kulisin önünde, dar alanda kısa halaylar çekerek bitirdiğimiz için mutluyum sanırım. Çünkü Festival Chill-out da olsa, halay halaydır.