27 Eylül 2012 Perşembe

Gemilerin devreleri

Önümüzdeki yıl ne yapacağımın şu an %33.3'ü belli. Buralara pek uğramamamın nedeni bu belirsizlik mi yoksa sabit bir internet bağlantımın (ve hatta yanımda bilgisayarımın) olmaması mı, orası tartışılır elbet. Çekilen ve yayınlanmayan bolca fotoğraf, arada geçen bolca hoş sohbet var, bilmem bu sayfaya uğrar mı.

Bu belirsiz hal içinde elbette yapılması gereken tek bir şey vardı sayın seyirci; elbette çerkez tavuğu. Hayır, yapabildiğimden değil, ancak çerkez tavuğu ünlü bir babaanne, inatla bende yemek yapmaya dair bir umut göremeyen bir babam ve bizim elimizde de biraz heves olunca bu el verme merasimi kaçınılmaz oldu. Nitekim benzer bir merasim etli ve zeytinyağlı yaprak sarması için de yapılmış, günün sonunda ortaya üç tencere sarma çıkmış ve takip eden haftasonu boyunca sadece ama sadece sarma yenilmişti.

Ama bugün iki tencerede tavuk pişecekti dostum, sarma değil. Düşün ki o tavuklar tencere öncesi limonla ovulacaktı.


Tabii aslında babaannemin yanında benim görevim daha çok kalfalıktı; kendisi direktör ben ise asistandım, asli görevime ise ancak babam "E AMA BURALARI KİM TOPLAYACAK" dediğinde uyanabilmiştim. Hemen aşağıda ise severek yapmış olduğum "ekmek deşme" eyleminin sonucunu, son derece artistik ve biraz depresif bir mutfak mizanseni içinde göreceksiniz.

 Bu fotoğrafla ekmek kabuğunu satmak istesem satarım bence.


Sonuç olarak ekmek deşmeler, tavuk tiftmeler, cevizleri robottan geçirmeler ve nice sarımsak ezmeler sonucu, bir büyük tencere leziz çerkez tavuğumuz oldu. Tavuk tifterken ise böyle insanlar oluyoruz, inanmazsınız (elbiselerimizin desenlerine ayrıca dikkat çekmek istiyorum):



Bütün bunlardan bağımsız olarak canımız, ciğerimiz ve bilimum iç organımıza denk Yoramız klibini yayınlamış çaktırmadan. Çaktırmadan dediğim bana çaktırmadan, yoksa biraz inceledim, facebookta çılgın atıyor. İnanılmaz güzel şarkı, dünya tatlısı klip. Görmediyseniz görün, gözlerinizin içi gülsün diye koyuyorum buraya, buyrun:


15 Eylül 2012 Cumartesi

Yayınımıza kısa bir ara veriyoruz

Sevdiğimiz ama çok da görüşemediğimiz insanların/akrabaların vefatıyla ilgili sabit bir suçluluk duygusu oluşuyor insanda. Gerçi sanırım suçluluk duygusu, ölümün bizzat doğasında var.

Bu notu buraya düşmeden, herhangi bir şey yazmak bana haramdı dostlar. Canınızı sıktıysam özür dilerim.

6 Eylül 2012 Perşembe

"Kıtalar arasında, suyun üstünde.."

 


Yukarıdaki dandik .jpg dosyasindan da anlaşılacağı üzere, yarın 60m2de konserimiz var. Bol bol kendi bestelerimiz (çoğunlukla Emir Bey'in, ek olarak Emir Yargın'ın ve de benim), bir o kadar da yorumumuz mevcut sevgili şarkı listemizde. Yani "bu cuma felekten bir gece çalalım ey dostlar!" demiyorsanız, saat dokuz buçuk civarı sahnedeyiz:)