28 Ağustos 2012 Salı

Bugün ilk defa dışarısı evden daha serin

Bir ay boyunca buraya uğramamamın nedeni yaz tembelliği mi, tezi bitirme telaşı mı, vakit bulamamak mı, ya da aslında hiçbir şey olmaması mı bilmiyorum. Sanırım en büyük yüzde bizzat üşengeçlik, bizzat tembellik ve bu tembelliğin içine fotoğraf makinası ve lens taşımaya dair sıkıntılar da dahil ("Merhaba, benim omuz ve sırt kasım yok").

Ama geçen gün, Büyük Ev Ablukada konserinde çok çok güzel bir şey oldu ve iki güzel insanla tanıştım. O iki güzel insana selam eder, beni tekrar bloga ittiklerini söyler ve tabii ki akabinde blogu kişisel önemi büyük, evrensel önemi tartışılır olay ve fotoğraflara boğarım.

O zaman önce şu güzide buluşma anısına saygı duruşunda bulunalım, fotoğraflar için de Onur Can Tepe'ye teşekkür edelim:


Ki bilirsiniz, Ali Bey sevgimizin, saygımızın sonsuz olduğu bir insandır, gönül ister ki daha sık görebilelim kendisini:




 O değil de, Aachen'da Lindt çikolatalarının fabrika satış mağazası var. Gidin oraya, aklınız çıksın. Ben de aşağıdaki fotoğrafta kontrolden çıkmayı anlatıyorum:



Tabii ki Türkiye'ye gelmek demek, Renk'i görmek ve kendisinin fotoğraflarını çekmek demek. Normalde bahçede gerçekleştirdiğimiz bu eylem aşırı sıcaklar nedeniyle iç mekana taşındı. Yani millet fotoğraf çekmeye Bahamalar'a gidiyor, biz benim odaya çıkıyoruz. Niye? Kliması var diye!



Türkiye'ye gelişin ardına eklenen ikinci önemli unsur ise tabii ki geleneksel Hülagü toplantıları:

 
 

 Bu arada liseden en iyi arkadaşım, cağnım Pelin kardeşimizi sözledik ve nişanladık. Meksikalı damadımız Türk adetlerine uyum sağlamaya çalışırken yer yer güldürdü, güldürürken düşündürdü, ailesinin gelememiş olması özellikle aile büyüklerinde yüksek miktarda bir sevgi ve şevkat yarattı:



 
Ve son olarak, bir Bostanlı gecesinde pek sevdiğimiz dostumuz Deniz Bey ve arkadaşları Can ve Mert ile buluşmalar vuku buldu:


Başka durumlar, olaylar var mı, var tabii ki. Ama fotoğrafları yok. Hem bence bu kadarı benden nefret etmenize yeter de artar bile sevgili dostlarım, öyle değil mi ama?

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Mutlu maymunlar


Yine "bekleme" moduna girdiğimden kelli, kendimi çizime verdim. Belki bir eli veya ağzı kaç kere çizip silip tekrar çizdiğimi görmek ya da hatalara yapılış anında şahit olmak istersiniz diye şöyle de çok gerekli bir videom var. Videoyu izlemeseniz bile şarkı güzel, eheh: